banner78
banner25

Avukatlar "Türk kelimesinin kaldırılması endişe verici"

Türkiye Barolar Birliği delegesi Edirneli iki avukat Coşkun Molla ve Mete Türkay, Barolar Birliği önündeki ‘Türkiye’ ifadesinin kaldırılmasının hem avukatların hem de toplumun zararına olacağını belirterek, “Bu durum mevcut sorunları daha da büyütecektir” dedi…

İki avukatın hazırladığı bildiriye geçmiş dönemde Edirne Baro Başkanlığı yapan 5 isim de destek verirken eski baro başkanları “Baroları sivil toplum örgütleriyle karıştırmasınlar. Biz kamu görevi yapan kişileriz. Bu uygulamayla avukatlar, memur statüsüne sokulmak isteniyor”şeklinde konuştular.

Edirne Barosu avukatlarından Coşkun Molla ve Mete Türkay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan ve sonrasında adında ‘Türk’ ve ‘Türkiye’ ifadesi geçen meslek kuruluşlarındaki bu ifadelerin kaldırılmasına yönelik açıklamalar üzerine bir bildiri hazırladı. Geçmiş dönemde Edirne Baro başkanlığı yapan avukatların da destek verdiği bildiride söz konusu düzenlemeni gerek avukatların gerekse de toplumun zararına olacağı vurgulandı.

Edirne Barosu Konferans Salonu’nda yapılan açıklamaya Edirne Barosu eski başkanlarından İbrahim Karakoç, Rifat Çulha, Teoman Özdöl ve Ahmet Uludağ da destek verdi. Toplantıda bildiriyi okuyan Türkiye Barolar Birliği delegesi Avukat Coşkun Molla, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarını hukuk devleti adına doğru bulmadıklarını, hukukun üstünlüğünün gerçekleşmesini amaç edinen Türkiye Baroları ve Türkiye Barolar Birliği adına kaygı verici bulduklarını söyledi.

Türkiye Barolar Birliği’nin başta avukatların mesleki menfaatleri olmak üzere hukuk devleti ilkesini genel olarak koruma amacında olan, siyasi niteliği haiz olmayan bir mesleki kuruluş olduğunu kaydeden Molla, “Türkiye'de 79 bağımsız Baronun oluşturdukları TBB dışında başka bir oluşumun varlığına ülkemiz koşullarında pratik bir gereklilik yoktur. Bunun yanında, her meslek kuruluşu gibi Türkiye Barolar Birliği’nin de varlık nedeni siyasi tercihlere muhalefet etmek ya da destek vermek olmayıp; birliğin işlevi avukatların mesleki çıkarlarını, hukukun doğru uygulanmasını ve hukuk devleti ilkesini sağlamaktır” dedi. Molla, açıklamasında özetle şu ifadelere yer verdi:

“Mevcut uygulama yerine, getirilmek istendiği belirtilen düzenleme; ülke çapında dernek statüsünde birden fazla birlik altında toplanmış birçok meslek örgütünün varlığını öngörmektedir. Böyle bir yaklaşım, avukatlık mesleğinin amacına ve meslek örgütlerinin istenenin tam aksine siyasileşmesine, mesleki menfaatleri aşan ekonomik, siyasi ve kişisel menfaat ortaklıkları çevresinde örgütlenen avukatların diğerlerini bastırmasına önayak olacak; meslek içi disiplinsizliğe yol açabilecektir. Böyle bir düzenleme; mensuplarının dayanışma içerisinde hareket etmesi beklenen kamu hizmeti niteliğinde bir serbest meslek olan avukatlık mesleğinin ticarileşmesine zemin hazırlamaktadır. Milletçe beraber yaşadığımız topraklarda meslektaşların kardeşliği, disiplini ve özerkliğini öngören bin yıllık Ahilik geleneğine aykırı olacak bu bakış açısı, aynı zamanda Anayasa'nın 10’uncu maddesinde düzenlenmiş yasa önünde eşitliği istisna, yasa önünde ikiliği kural haline getirip; yargının savunma ayağı olan bizlerin mesleklerini sağlıklı biçimde yerine getirmesine mevcut engellerin yanında bir büyük engel daha koyacaktır. Yapılması öngörülen düzenlemenin mevcut sorunları daha da büyütecek ve gerek avukatların, gerekse toplumun tamamının zararına olacaktır. Türkiye Barolar Birliği’nin ya da Baroların açıklamaları kimsenin hoşuna gitmek zorunda olmadığı gibi herkesten de bu düşünce açıklamalarına katılmalarını beklemek doğru değildir. Ancak biz avukatlar ve bağlı bulunduğumuz barolar hiçbir kaygımız olmadan meslek kuralları ve yasalar çerçevesinde, hukuk devleti gereği ve hukukun üstünlüğünün savunucuları olarak, düşüncülerimizi açıklamayı, başkalarının düşüncelerine katıldığımızı veya katılmadığımızı cesaretle ve özgürce beyan edebilecek kadar hoşgörülü ve deneyimliyiz. Bu deneyimden doğan medeni cesaretin, meslek örgütlerimizde başladığımız ve Barolar Birliği’nin 50 yıllık geçmişi boyunca demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti için verilen mücadelenin birikimi olup; Birlik lağvedilse de, Barolarımız kapatılsa da, başta vatandaşa karşı sorumluluğumuz çerçevesinde kuşaktan kuşağa aktarılması kaçınılmazdır. Meslektaşlarımızın kararlılığını, bugün faaliyet gösteren yüz binden fazla meslektaşımızın kazanımlarını koruma amacı hiçbir siyasi tasarrufla kırılamayacaktır, yok edilemeyecektir.”

Avukat Mete Türkay da iyi bir yönetim tarzının arızalı görünen bir şeyi çöpe atmak yerine onu düzeltmek olduğunu vurgulayarak Türkiye Barolar Birliği’nin bugüne kadar siyasi iradeye muhalefet etmediğini, oluşan şartlara yönelik meslektaşlarının ve toplumun yararına uygun olduğunu düşündükleri açıklamalar yaptıklarını söyledi.

Edirne Barosu önceki dönem başkanlarından Avukat İbrahim Karakoç ve Avukat Rifat Çulha ise avukatların sivil toplum kuruluşlarıyla karıştırılmaması gerektiğini ifade ederek, “Biz kamu görevi yapan kişileriz. Bu yapılan doğru değil. Bu durumla sadece ‘Türkiye’ yazısı kaldırılmış olmayacak, aynı zamanda illerdeki baro sayıları da serbest bırakılacak” dedi.

Toplantıya basın mensuplarının yanı sıra baro üyesi avukatların da katıldığı gözlenirken HDP Edirne eski eş başkanı Av.Abdurrahman Öztürk’ün katılması dikkat çekti.

banner148
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
banner30