banner137
banner12

Meslek hayatım boyunca işim gereği çok sayıda makam ve protokol mensubu insan ile görüşme fırsatımız olmuştur. Bunların arasında kendi ülkemin liderleri başta olmak üzere başka ülkelerinde liderlerin yakından görme fırsatım olmuştu.

Şatafatlı makam arabaları, önü arkası kesilmeyen eskortlar ve rengarenk çakar lambalarını sadece ve sadece ülkemde görüyorum. Başka ülkelerde maalesef bu böyle değil. Hele yine büyük devletlerin liderlerinde bile bunu görmedim. Balkan coğrafyasını iyi bilen gezen, gören biriyim. Oradaki liderlerin çoğunu market alışverişinde tek başına ve korumasız defalarca gördüğümü bilmenizi isterim. Makam ve mevki sahibi olmak belki bir yere kadar korunmayı gerektirir ama bu bir devletin başı ise güç, kudret, gösteriş ve itibar anlamında bir yerde çok normaldir. Güzel ülkem maalesef böyle. Yeri gelir gurur verir, yeri gelir eleştirilir.

Peki yerele bakalım mı? Edirne’de bazı makama sahip kişilerin araçları ve bunlara bağlı çakar lambalar oldum olası tasvip ettiğim bir şey olmadığı gibi yasalarla kimlerin takacağı belli olmasına rağmen maalesef biraz abartılıyor gibi.

Örneğin belediye! Elbette makamdır ve başında da başkan vardır. Ama “şatafata ne gerek var?” demeden geçemeyeceğim. Son model lüks bir araç, camından tavanına, ön panjurundan arka lambalarına kadar yürüyen lunapark gibi…Bir çakıyorlar, görende sirk geliyor sanacak…Sadece onunla kalsa yine iyi… Arkasında başkanımızı koruyan birde ekip var. Onlarda çakarlı çukarlı. Şehrimin sözde sosyal demokrat başkanı son derece lüks aracı ve arkasında gelen koruma ekibi ve yine bir başka araçta fotoğrafçılarını, sosyal medya uzmanların taşıyan bir araç.Oda yetmiyor zaman zaman VİP araçta arkada takipte… Onun da içinde kahverengi gömlek, siyah atlet ve siyah pantolonlu arkadaşlar var.Tabi bellerinde silahları da var…Peki nedir bu koruma şatafatı veya araç saltanatı?

Sayın başkanı halk seçti. Yolda yalnız başına yürüyebilecek, gücünü seçtiği halktan alacak, halkın arasında yürüyebilecek bir başkan olmalı. Ama bizim başkan maalesef halk tarafından seçilmiş olsa da, devlet çeşitli sebeplerden dolayı makama koruma vermiş, makam aracının ön sağ koltuğunu koruma polisine tahsis etmiş, hal böyle olunca o korumanın yer aldığı her şey başkanla beraber tahsisli duruma düşmüş. Devletin korumasına anlarımda, arkadaki korumaları anlamış değilim? Belediyenin Güvenlik müdürlüğü mü ne var; orada çalışan çocuklardan bir ekip oluşturulmuş, altlarına da çakarlı çukarlı bir araç verilmiş, başkan nereye onlar oraya yoldalar…Başkan bir iniyor görende FBI başkanı falan indi sanır. Yahu arkadaş İstanbul Büyükşehir belediye başkanında bile böyle bir görüntü yok be!

Demek ki bizim başkanın sıkıntısı büyük. Bir aralar yüzünde patlayan yumurtadan olsa gerek ki koruma sayısını arttırdılar. Devletin çakı gibi polisi varken, kilo fazlası olan arkadaşları arkasından koşturması beni biraz düşündürüyor… “Neden başkanın bu kadar koruması vardır? Kimden, neden koruyordur?” demeden geçemeyeceğim.

Bir insan neden korunur? Tehditler vardır, çıkarlara ters düşen davranışlar vardır, anlaşmazlıklardan doğan sorun ve dahası…Temiz insanların koruması olmuyor. Sakıncalı kişilerle görüşmeyenlerin koruması olmuyor. Hep karası olanın koruması oluyor.

Benim başkana naçizane önerim şudur! Çok itici oluyor bu durum başkanım. Millet inanın bir sürü laf söylüyor. “Havasından geçilmiyor” diyorlar. Gelin sade bir makam sahibi gibi sadece devletin koruması ile gezin.

Bir kişi size ulaşmak istediğinde önce etrafınızdaki yalakaları geçmek zorunda. Sonra danışmanınızı, sonra basın müdürü veya medya uzmanınızı, sonra protokol müdürü, sonra özel kalem müdürü, sonra geçebilirse eskort korumalarınızı ve son olarak devletin korumasını geçerek yanınıza gelebilecek. Yani halkla aranıza bu kadar insan koyarsanız vatandaştan kopar, sorunların içinde kalırsınız ve yönetmek istediğiniz ve yönetemediğiniz şehri bu yüzden göremezsiniz.

Kısacası; bu kadar koruma ve şatafat kimsede yokken sizde olması hoş bir görüntü değil. Siz bir payitaht şehrinin belediye başkanı olabilirsiniz ama bir payitahtı yöneten bir padişah değilsiniz. O yüzden siz, size “padişahım sen çok yaşa” denildikçe bu hataları daha çok sık yaparsınız…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.