banner137
banner12
Dokunarak hissetmek, koklayarak hissetmek, görerek hissetmek, duyarak hissetmek birde bizim yazdıklarımızla hissettirmek vardır bazı şeyleri. Bu saydıklarımız duyu organlarımızla bazı şeyleri hissetmemize yarar.Ama bizim yazdıklarımızı hissetmemek, hislerin köreldiğini değil de,birilerinin işini yapmadığını yada yapmak istemediğini gösterir.
Bildiğiniz üzere Meriç nehri kenarında baş gösteren yapılaşmalarda yetkililerin ve ilgililerin adeta bu beş duyu organını kaybettiğini,hatta hissiyatlarını bile kaybettiklerini üzülerek söylemek istiyorum.Bunca yapılaşmayı gördüler,duydular,hissettiler, içine girerek yaşadılar, seyrettiler ama sonuç koca bir hiç ve nehir kenarında devasa yapılaşmalar.
Kanunun hiçe sayılarak hem yapanlar hemde yaptıranlar tarafından hiçe sayılması ve derin uykulara yatarak gece o yerlerde tokuşturdukları kadehlerle o yapılara tav olmaları yani görmezden gelmeleri bunun en somut göstergesi.Kanunen arsanın yüzde onuna yapılaşmanın izninin verildiği açıkça yamasına rağmen,sözüm ona elma deposu olarak arsaya yapıya göz yumulmasına rağmen burada kıyı kenar kanunu hiçe sayılarak evlerin, villaların yükselmesine, önlerinde yatların dahi olmasına göz yummak hangi vicdansızın işidir bunu sorgulamak istiyorum.
Düne kadar kentin belediye başkanı çıkarak buradaki yapılar arasında bir tek benim yapımın ruhsatı var demesi aslında işi kendine doğru yonttuğunun göstergesidir.Hali ile böyle bir yapıda benim yada bir başkasının ruhsatının olması beklenemez!
Ancak bu ruhsatın alınması aşamasında kimlerim nasıl çanak tuttuğu da araştırılması gereken bir husustur.Ortada somut bir yapı yada yapılar varken devletin yetkilisinin buna göz yumması onunda akşamları orada kadeh tokuşturduğu manasını sizce taşımaz mı? Sonra kimse çıkıp taşkın sahası içindeki evim sular altında kaldı diye laf ebeliği yapmayacak!
Evet hafızlarımızı biraz zorlamak gerekirse Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi’ye ait olan elma deposu alsında sözde ruhsatı olan bir villadır.Ve geçmişte sırf dokunulmazlık zırhına büründürmek ve o zaman üzerine gelinmesi konusunda kalkan görevi görmek ve kontrolleri bertaraf edebilmek adına o evi CHP Milletvekili Bilgin Paçarız’a kiraladığını da unutmamak gerekir.O dönem kimse eve dokunamamış ve iş kılıfına bir şekilde uydurulmuştu.
Şimdi hodri meydan! Vekil artık sıradan bir vatandaş.Yani evde oturan dünde Sedefçi idi, bugünde.Gidip bir dokunun bakalım.Sözde kira kontratı olsa bile artık ev sıradan birinin.Yani dokunmalısınız.Araştırmalı ve bakmalısınız.Yoksa görevi ihmali yapanlar arasındasınız.
Yaşanan bu rezilliklere bundan böyle seyirci kalmayacağız. Unuttuğumuzu sandığınız bu işleri sizinde unuttuğunuzu ancak yazdığımız bu yazı ile belki hatırlamanıza yardımcı olduğumuzu düşünüyoruz. Ha hatırlamadıysanız o zaman gerçekten sizde kadeh tokuşturanlardansınız.Ama biz bu ve benzer konuları artık yazmakla yetinmeyeceğiz yetkili mercileri yazsal zeminde harekete geçirmek adına her şeyi kağıt üzerine dökeceğiz.Akla kara çıksın, görevi ihmali olanlar varsa cezasını çeksin diye….
Bu arada yaklaşan Kırkpınar’lar öncesinde belediyemiz tüm basına mavi boncuk dağıtmaya başlamış bile. Yani ihale yok, bir şey yok tüm gazetelere gelişi güzel matbaa işi. Afiş falan filan. Yani pasta dilimi iyi. Kültür Müdürlüğünde bulunan kuşlarımın ifadesine göre CHP’nin yeni il yönetim kurulu üyesi, belediyemizin fonksiyonel işçisi Ayhan Dağlı bu işleri pay eden hakkaniyet namıma dağıtımı yapan kişiymiş. Çağırıp gazetelerde belediye adına aleyhte haber çıkmaması adına iş verdiği öne sürülüyor. Ohhh ne ala be! Sus payına bak. Nasılsa sarf malzemesi kim arar kim sorar. 5 bin bastır, faturada 10 bin kestir. Kıyağın kıyağı….Tek tek sayacak bir merci yok ki!Ama olan biten bu!....Bakın bakalım basına kesilen sus faturalarına?Bakın bakalım hizmet adı altında sözde tanıtım vb. gibi fatura tutarlarına.Resmen kıyakçılık.Hemde belgeli…
Kırkpınar kıyakları bununla da sınırlı değil. Dağıtılan kumanyalar ve gelen konuklara alınan yemeklere bakın.Yıl boyunca belli restoranlarda yemek ye, para ödeme, Kırkpınar gelince işi kap topyekun faturaya yaz. Lokantacılar ve restoranlara kesilen faturalara bakın.Hep aynı isimler.Kaça alır? Kaça satar? Kaç adet yapar? Allah kerim…
Offf offf. Bu belediye yazmakla bitmez be!!!!!
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.