banner137
banner12

İçinde bulunduğumuz ve tüm dünyayı etkisi altına alan KOVİD-19 salgını ile ilgili adeta insanlık çaresizlik içinde.Sadece filmlerde gördüğümüz o sahneler maalesef ki,bize gerçek dünyada bunların yapılmadığını açıkça gösterdi.

Amerika,Almanya,Fransa,İtalya,İngiltere,Çin,Japonya ve daha sayabileceğimiz yüzlerce ülke tabir yerindeyse bu işte çuvalladı.O muhteşem hastaneleri ile bilinen ülkeler aslında tam anlamıyla bir çıkmazın içine girdi ve yoğun bakım yatak sayından tutunda,normal yatak kapasitesinin üzerine çıkınca hastaları kapalı salonlara,otellere,açık alanlara ve daha benzer bir çok alana taşıyarak hizmet vermeye başladı.Bazı ülkeler yaşlıları gözden çıkardı.Tabir erindeyse fişten çıkartılması gereken hastaları fişten çıkardı.

Türkiye’de ise durum biraz farklı.Her ne kadar virüs ülkemize geç geldi denilse de,aslında virüsün ülkemizde Kasım aylarında görülmeye başlandığı ancak ölümlerin,zatürre gibi benzer semptomlar göstermesinden dolayı adının KOVİD-19 konulamadığı biliniyor.Taa ki,virüs hortlayıncaya kadar….

Türkiye bu süreci uygulanan tedbirlerle aslında iyi bir seyirde atlatıyor.Aslında dahada iyi atlatacak ama alınan tedbirlere rağmen insanların #evdekal çağrılarına bir noktada uyumaması durumun farklı bir noktaya seyretmesine sebep oluyor.

Edirne ölçeğinde duruma bakacak olursak,Türkiye ortalaması ile nüfus göz önünde bulundurulursa Edirne’de tablo vahim….Vaka sayısı,ölüm oranları aslında yetkilileri düşündürüyor! Sokağa çıkılmaması yönünde il Valiliğimiz başta olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşları üzerine düşenden fazlasını yapıyor.O kadar fazla yapıyorlar ki, “açık havada mücadele bilimsel olarak faydalı değildir” denilmesine rağmen havadan ve karadan ilaçlama sırf insanları psikolojik olarak rahatlatsın diye yapılır hale geldi.

Dağıtılan dezenfektan malzemeleri,yollarda yapılan ilaçlamalar,apartman ve diğer toplu noktalardaki ilaçlamaların belki bir noktada faydası var ama bazılarının ise hiç etkisi yok.Burada yapmamız gereken kurallara uymak.Bilim insanlarının,bilim kurulunun söylediklerini yapmak.Gerisi hikaye…

Bekleyip göreceğiz ve Allahın izni ile bu süreci öyle yada böyle atlatacağız.Aşısı mı bulunur,ilacı mı yapılır göreceğiz.Ama insanoğlu büyük bir sınavdan geçiyor bunu görüyoruz.

Bu süreçte en çok dikkatimi çeken Valilik ve Belediyenin tatlı bir rekabetle yarış içinde olduğu.İlk olarak Edirne Belediyesi tedbir anlamında sahaya indi.Sonra Edirne Valiliği “biz neden sahada yokuz?” dercesine sahaya indi.Önce karadan ilaçlama,yetmedi havadan dron ile ilaçlamaya başladı.Dezenfektan dağıttı,maske yaptırdı ve dağıttı.Rekabet içinde olunduğu açıkça ortadaydı.Sahada olan CHP’li belediyeye boyunun ölçüsüne vermek adına aslında tam anlamıyla tatlı bir rekabet başladı.Valilik Belediyeye personel takviyesi yaptı.İl Özel İdaresinin boşta olan elemanları bu konuda görevlendirildi.Araçlar sahaya indi.Üzerlerinde de dev gibi logolar olması “bakın biz bu işi yapıyoruz” demekten başka bir şey değildi.Etrafa ilaç atan traktörlerin üzerlerinde Valilik logosu adeta traktörleri kaplamıştı.Hele yine havada uçan dronun üzerine Edirne Valiliği logosu yapıştırılması tam anlamıyla bir komediydi.Havada uçan dronun üzerinde belki o logo görünmeyecekti ama haber yaptırılması için servis edilen fotolarda açıkça logolu kısmın olması bunun en somut göstergesiydi.Dron ilacı Şükrüpaşa mahallesinde atıyor,ilaç 1 Murat Mahallesine veya daha başka bir noktaya rüzgarla gidiyordu.Yinede takdir ediyorum.Önemli olan hizmeti sunmak.Hatırlayın bakın Mustafa Suiçmez aldı köyünde traktörünü kimseden bir beklentisi olmadan bastı ilacı açık havaya ve vatandaşı rahatlattı.Sonra ondan gören herkes bu işe soyundu.Ama onun tek farkı üzerinde logosu olmaması,hizmeti çıkar gözetmeksizin köylüsü için yapmaktı.

Gelelim Edirne Belediyesine. Yaptırdığı her şeyin üzerine logosunu koymuş,başkanın adını yazmıştı.Neler yapılmadı ki? Kolonyalar,el dezenfektanları,maskeler,çantalar ve dahası.Belki haklıydı.Verilmeyen imkanlarla,o günlerde sahada tek olduğu için reklamını yapmak istiyordu ama çok abartılmıştı.Gerekte yoktu.Burada önemli olan hizmetin devlet eliyle yapılıyor olmasıdır.Kimin nasıl ve ne şekilde yaptığı değil! Ben sonuca bakarım….Sonuçta insanlık adına faydalı olan bir şey varsa,kim yaparsa yapsın.Allah ondan razı olsun.Ama reklamsız olsun.Mevlam bu işi kimin yaptığına,ne için yaptığına,kul hakkı yiyip yemediğine bakar.Reklama bakmaz.Sonuçta yapılan tüm bu işlerde tüyü bitmemiş yetimin hakkı var.Reklamlı 10 ton dezenfekte yaptırırsın ama reklamsız olursa 100 ton.Çünkü reklam bedava olmuyor parayla oluyor…..İnsan sağlığının da reklama ihtiyacı yok.Helale ihtiyacı var…Bilmem anlatabildim mi?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.