Türkiye’nin sayılı onkoloji merkezleri arasında yerini alan ve son yıllarda kanser hastalarının çare aradığı yer olarakta bilinen Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Onkoloji, merkezi yeni ünitesinde yapılan çalışmalarla ve ekibi ile büyüklüğünü bir kez daha kanıtladı.
Yılda 19 bin poliklinik yaparak dahiliye servislerinin önüne geçen Onkoloji merkezinde görevli Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr.İrfan Çiçin kanserde erken teşhisin önemli olduğunu, ancak kanseri tetikleyen en önemli maddelerin başında sigaranın geldiğini belirtti.
Düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulunan Doç.Dr.Çiçin; verdiği çok çarpıcı bir örnekle sigaranın zararlarını dile getirdi ve “bir günde 6 sigara içen kişinin durumu Çernobil faciasındaki sızıntıya yakalanmayla eş değerdedir”dedi.
Sigara’nın kanseri her daim tetiklediğini ve sigara içenlerin kansere yakalanma riskinin daha fazla olduğunu ifade eden Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr.İrfan Çiçin “bütün kanserlerin 3 te 1 nedeni sigaradır.Kanserden ölümlerin yüzde 50 sinin nedeni sigaradır.Yani ölen her iki kanserli hastadan biri sigaraya kanserden ölür”dedi.
Beslenme ile ilgili çok sayıda tv programı yapıldığını ancak sigaranın zararları ile ilgili tv ekranlarında Sağlık Bakanlığı’nın çalışmalarından başka bir şeyin yapılmadığını ifade eden Çiçin; “beslenme ile ilgili yüzlerce yayın ve program görürsünüz ancak sigara hakkında Sağlık Bakanlığı’nın tanıtım filmlerinden bir başka şey göremezsiniz”dedi.
İnsanların yaşamları boyunca yaptıracakları basit birkaç tetkikle kanser olma veya yakalanma riskini ortadan kaldırabileceğini ve bunda en önemli tanının erken teşhis ile mümkün olabileceğini anlatan Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr.İrfan Çiçin “her üç kanserli kişiden biri sigaraya bağlı kanser hastasıdır.Her iki kişiden biride sigaraya bağlı gelişen kanserli hastalıktan dolayı yaşamını yitiriyor.Sigara Çernobil’den daha tehlikelidir dersem hiç yanlış bir şey demiş olmam.Günde 6 sigara içen bir kişi Karadeniz ve Trakya insanın Çernobil’den etkilendiği kadar insanları kanser yapıyor”dedi.
Sigara’da 4 bine yakın toksik madde olduğunu, bunların 55 ‘e yakının kanserojen madde içerdiğini aktaran Doç.Dr.Çiçin “sigara olmasaydı bizim şu anki hasta sayımız 2 bin sayısından bin’e düşerdi.Elektronik sigara veya ağızlıklı sigara ne olursa olsun nikotin olan maddeyi ne ile içerseniz için kanser riskiniz artar”dedi.
İnsanların yaşamı boyunca yaptıracağı bazı basit testlerle bu hastalıktan korunabileceğini ifade eden Çiçin 40,50 ve 60 yaşında yaptırılacak kolonoskopi ile bu risklerin ortadan kalkabileceğini kadınların ise rahim kanseri kontrolü için vereceği simir testi ile rahim ağzı kanseri serviks ile bunu kontrol ettirebileceğini ve bu kontrol sayesinde ölüm oranlarının yüzde 70 civarında azalabileceğini kaydetti.
Günümüz yaşam koşullarında insanların sürekli olarak fast food tarzı yerler veya kızarmış yiyecekler yediğini ve bununda kanser oluşumunu tetiklediğini hatırlatan Doç.Dr.Çiçin “tuzlu,yağlı gıdalar fast foodlar’daki kızartmalar, birde pişirme şeklide gıdadaki kanser riskini arttırıyor.Bir eti haşlarsanız daha az kanserojen, ızgara yaparsanız daha fazla kanserojendir.Saklama şekilleri kanserojenliğini arttırıyor.Uzun depolarda tutmamak lazım”dedi.
Sigaranın light’ı veya ağızlık kanseri etkilemez!
Sigaranın zararları konusunda hastalardan edindiği izlenimler sonrası ne kadar zararlı olduğu her fırsatta söyleyen Doç.Dr. Çiçin; Hayatında hiç sigara içmemiş birisinin sigara içen bir kişinin yanında bulunmasının en az iki kat akciğer kanserine yakalanma riski olduğunu ifade ederek “sigarın light’ı ağızlığı, inceliği, kalınlığı kanseri etkilemez.Ateş varsa,nikotin varsa yapar ve nikotinin kendisi kanserojendir.Pipo nargile ekstradan dudak kanserini sürekli sıcak teması yüzünden arttırırlar”dedi.
Toplantı sonrasında Balkan onkoloji merkezini gezdiren ve Türkiye’de sadece 8 kanser merkezinde bulunan Rabotik isimli cihaz hakkında bilgi veren Doç.Dr.İrfan Çiçin Türkiye’de bulunan diğer merkezlerden daha az sayıda hasta kapasiteleri olmadığını ve şu an için Trakya Üniversitesi Balkan Onkoloji merkezinin kanser hastaları tarafından aranan bir merkez haline geldiğini kaydetti.Rabotik sistemin hastaya uygulanacak doz konusundaki hatayı ez aza indirdiğini aktaran Çiçin “hastaya siz 100 mg ilaç yazıyorsunuz.Size 100 mg ampul geliyor.Bunun 80 mg kullanıp,20 mg’nı atıyorsunuz.Bu rabot 1 mg dahi zayi vermiyor.Burada ulusal bir ilaç tasarrufu söz konusu.Sadece ilaçlar uzman tarafından rabota yükleniyor ve gerisi tamamen otomatik”dedi.
Hastanenin bölgesel bir otorite olarak kabul edildiğini söyleyen Çiçin tam gün yasasının İstanbul’da bulunan öğretim üyelerini etkilediğini ve hastaya dokunma oranını azalttığını söyleyerek “önceden hastalarımız İstanbul’a gidiyordu.Şimdi bize dönüş arttı.Her 20 hastadan biri İstanbul’dan geliyor, her 20 hastadan biri Çanakkale ve ötesinden geliyor .Yani yüzde 10’a yakın hastamız Trakya dışından geliyor”dedi.
Hastanenin sadece Türkiye’ye değil Balkan ülkelerinden Yunanistan, Bulgaristan, Kosova, Makedonya, Arnavutluk ve Azerbeycan’dan da çok sayıda hastanın ayakta kemoterapi için buraya geldiğini ifade ediyor.