Edirne’de partisinin İl Danışma Meclisi ve Sağlık Müzesi’nin teşrif ve tanziminin yapılacağı projenin imza törenine katılmak üzere Edirne’ye gelen Bakanı Dr. Müezzinoğlu bir dizi programlara katıldı.Trakya Üniversitesi bünyesinde bulunan Avrupa müze ödüllü Sağlık Müzesi protokol anlaşmasına katılan Bakan Müezzinoğlu protokol anlaşması sonrasında gazetecilere gündeme ilişkin açıklamalarda bulunup soruları yanıtladı.
Bakan Mehmet Müezzinoğlu yaşanan operasyon süreciyle ilgili olarak şunları söyledi:
“Kim hangi mevkii ve makamda olursa olsun yanlış yaptıysa hukuka aykırı davrandıysa bunun cezasını hukuk verir. Kamuoyundan da sizlerden de arzu ettiğimiz bir defa hukuk devleti normlarını aşan yanlışların içinde olmamak lazım. Dolayısıyla 14 ay süresince bakanın başbakanın tüm kamuoyu hiç bir noktasında haberdar olamadığı süreci bugün hala gizlilik şartları olan bir süreçte paralar kutular servis ediliyorsa bu hukuk devleti içinde olması gereken koşullar değil. Ve operasyon dediğinizde esasında bir yanlış yapana karşı operasyon olarakta ne yazık ki görünmüyor. Yanlış yapana operasyonu hukuk devleti çerçevesi içinde ben de olsam banada yapılmalı ama hukuk çerçevesinde yapılmalı. Bu milli iradeyi zedeleyecek, birilerini bir bütün halinde zan altında bırakacak veya bir iktidarı al aşağı etme amacıyla yapılacaksa bu bir hukuk operasyonu değil, bir siyasi operasyon olur. Şu anda Türkiye’de tarihi geçmişte bir çok örneklerini gördüğünüz bir farklı siyasi operasyonu görüyoruz. Bu operasyon esasında milli iradeye yapılan, milli iradenin hak ve hukukuna yapılan bir operasyondur. Hukuk veya yasa dışı hadiseleri operasyonu değil, yasa dışılıkları üzerine giden operasyondan ziyade bazı yasa dışılıkları bir paket halinde iktidarı yıpratma kampanyasına dönüştürme operasyonudur.”dedi.
Yapılan operasyon sürecine ilişkin her şeyin sistemli bir şekilde işlediğine dikkat çeken Bakan Müezzinoğlu Savcıların gece nöbetine denk getirilerek ayarlandığını ve onayı savcının verdiğini ifade ederek “ 14 ay süren süreci gece nöbetçi savcısıyla ayarlama hukuksuzluğuna da kamuoyu dikkat emeli. 14 ay sürdürüyorsunuz üç tane birbirine benzemez davayı bir torbaya topluyorsunuz ve nöbetçi savcıyı ayarlıyorsunuz. Bu senaryoyu millet kaldırmaz.
Ve nöbetçi savcıyı ayarlıyorsunuz. Bu senaryoyu bu millet kaldırmaz ve sağduyusu görür. Milletin sağduyusunun gördüğü senaryo bizim için önemli. Yanlış yapanların cezasını vermekte hukukun görevi bu anlamda hangi arkadaşımızın neyi olursa olsun şahsımla ilgili de olsa her hangi bir birlikte yürüdüğümüz arkadaşımızda olsa hukukun önünde eşittir, yaptığı yanlışın cezasını da çeker ama kimseyi zan altında da bırakmamalıyız. Suç ispat edilinceye kadar o kişiler zanlıdır hiç kimseye de suçlu gözüyle de bakma hakkımız yok. Hukuk günü gelir kararını verir o karar sonrasında da bakın biz dört beş gün süresince birçok tutuklu veya gözaltında olan arkadaşımızı suçlu gibi lanse ettiler. Ama bunların bugün yarısı birçoğu serbest bırakıldı peki dört gün bunların aileleri bunların çocukları, şerefleri haysiyetleriyle oynayanlara kim hesap soracak. Bu tezgahı kuranlara hukuk devletinin hesap sorması lazım.”
Bir gazetecinin “Cemaat kadroları bertaraf edilecek mi ?” sorusuna ise Bakan Müezzinoğlu “Milli iradenin hak ve hukukuna yanlış yapan hiç kimseye AK Parti bugüne kadar müsaade etmedi bugünden sonra etmez. Millet iradesi AK Partiye “yeter artık” diyorsa onu da 30 Mart akşamı göreceğiz. Dolayısıyla kadro tasfiyesi değil, millete yanlış yapan ne yanımızda ne de millete yanlış yapma noktasında duramaz” yanıtını verdi.
Operasyonlar kapsamında Sağlık Bakanlığına bağlı 112 acil istasyonlarında yaşanan yolsuzluklara ilişkin Müezzinoğlu “Bu ülkede namuslu takdim dürüst takdim eden ama bunu kullanarak kendi sefalarını süren cinsten insanlar bunlar. Bugün biri gelse dese ki, ‘Ey Sağlık Bakanı ben ismimi vereceğim bir bağış veya yardımda bulunmak istiyorum.’ Bağış ve yardım yönetmeliğine uygun olarak size o izni veririz. Şu anda onun öncülüğünü yapan şahıs bugün dese ki “ben şu yardım veya bağışta bulunmak istiyorum” Bağış ve yardım yönetmeliğine olarak buyurun deriz. 2011 yılı sonu itibarı ile benim bakanlığım dönemiyle alakası yok ama hiç fark etmez bugünde olsa ben de onu yaparım. 2011 Aralık ayında müracaat edip,”Biz böyle böyle 112 istasyonlarını hayır ve bağış olarak yapmak istiyoruz” İlgili yönetmeliğe uygun olarak yapabilirsiniz diye belge var tüm belge bu. Rüşvetle, yolsuzlukla ilgili konuştukları belge bu. Peki bugün gel gene vereyim ama 6 ay sonra Sağlık Bakanlığı görüyor ki birileri bu belgeyi kullanarak yanlış yapıyor. O zaman hemen yetkiyi eline alıyor ve bağış yönetmeliğini yanlış kullanılma ihtimali var. Ben bundan sonra izin vermiyorum bu kuruma belge ve izin vermiyorum. Ne zaman? 2012 Haziran ayı.. Peki bizimle alakası ne? O yanlış yapanlar kendi aralarında birçok çıkar hesabını kendi aralarında yapmışlar şimdi paylaşamıyorlar. Suçlu Sağlık Bakanlığı. Kanunlara yönetmeliklere uymayan yanlışın bedelini yanlış yapanlar çeker. Ben yaptıysam ben de çekerim”dedi.
Yolsuzluk soruşturması kapsamında ortaya atılan iddiaları ispata davet eden Müezzinoğlu “Sağlık Bakanlığı’ndan tıs yok” diyor bey efendi. Cumhuriyet Savcılarına kendi kurumuna kendi şahsına her türlü davayı da açmışız. Burada da tüm kamuoyu huzurunda söylüyorum: “Ey bey efendi çık bir çay paralık bir şey tespitin varsa ben istifa ediyorum. Bırakın 40 Milyonu. Bir çay paralık belgen varsa ben bugün istifa ediyorum. Ama sen o erdemi gösterecek misin? Yıllardır bu erdemi göstermedin ki, bugün de onu beklemiyoruz.”şeklide konuştu.