Edirne Ticaret ve Sanayi Odası önderliğinde gerçekleştirilen ve 17 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen Edirne İli, Oda ve Borsaları Müşterek Toplantısı sonuç raporu açıklandı.
Açıklanan rapora göre Edirne ile başta olmak üzere ilçelerinide kapsayan sorunlar 13 ana başlıkta toplanarak şöyle sıralandı.
Edirne Ticaret ve Sanayi Odasından yapılan yazılı açıklamaya göre sonuç raporu aşağıdaki gibidir.
5174 sayılı kanunun 99.maddesinde de belirtildiği üzere aynı ilde bulunan Oda ve Borsaların Yönetim Kurullarının dört ayda bir müştereken toplanması hususu çerçevesinde, “Edirne İli Oda Borsaları Müşterek Toplantısı”, 17.12.2013 Salı günü saat 10.30’da Edirne Ticaret ve Sanayi Odası’nda, Edirne, Uzunköprü, Keşan, İpsala (Oda ve Borsa) Yönetim Kurulu Başkan ve üyeleriyle Meclis Başkanlarının katılımları ile gerçekleştirilmiştir.
İlin güncel sorunlarının ve çözüm önerilerinin görüşüldüğü toplantıda, aşağıda listelenen maddeler gündeme getirilmiş, çözüm önerileri sunulmuş, tavsiyelerde bulunulmuştur.
Edirne İli, ülkenin Avrupa’ya açılan kapısı konumunda, coğrafi yapısı yatırıma uygun, gerekli lojistik altyapıya sahip bir kent olmasına rağmen, sanayi gelişiminde diğer illere nazaran çok geride kalmakta, dolayısı ile üretimden uzak bir durumda göç veren bir kent haline gelmiştir. Yatırımcılar, kentin tüm bu ayrıcalıklarının farkında olmakla birlikte, yatırımdan kaçınmaktadır. Çünkü kent, ihtiyaç duyulan ve yatırımı destekleyecek teşviklerden yoksundur. Yatırım yapmak isteyen sanayici, yatırım, enerji, istihdam gibi desteklere ihtiyaç duymakta fakat aradığını bulamamaktadır. İlin Süloğlu ilçesinde yer alan Edirne Organize Sanayi Bölgesi, 1994 yılında kurulmuş ve aradan 19 yıl geçmiş olmasına rağmen, halen doluluk oranı %90 seviyesine ulaşmamıştır. Bunun en büyük nedeni, bölgenin teşvikler açısından cazip durumda olmamasıdır. Yüksek maliyetle üretim yapmayı tercih etmeyen yatırıcımlar Edirne İli’ni tercih etmemektedir. TR 21 Bölgesi kapsamında değerlendirilen İl, TUIK verilerine göre gelişmişlik seviyesi yüksek ve sanayi üretimi olan bir kent gibi değerlendirilmektedir. Aslen mevcut vaziyet tam tersidir. TR21 kapsamında Tekirdağ ve çevresindeki sanayi üretimi, İlin değerlerini de direk yukarıya taşımaktadır. Edirne İli’nin bu kapsam dışında değerlendirilmesi ya da hiç değilse Organize Sanayi Bölgesi’nin bulunduğu Süloğlu ilçesinin teşviklerden faydalandırılması, İldeki sanayi gelişiminin önünü açacak, sanayicinin aradığı yatırım ortamının oluşturulmasında büyük katkıda bulunacaktır.
3) Ticari işletme sahiplerine (işadamlarına) yönelik vize prosedürlerinin kolaylaştırılması ve SGK borcu olmayan ticari işletme sahiplerine Yeşil Pasaport Verilmesi
Edirne işadamları, ülkenin Avrupa’ya açılan sınır kenti olarak, ticari anlamda komşu ülkelerle yeterince ekonomik işbirliği kuramamaktadır. Ulaşım bakımından, komşu ülkelerin sınır illerine en fazla 2 saat mesafede olan ticari işletme sahipleri, bu yakınlığı avantaja çevirme noktasında vize engeli ile karşılaşmaktadır. Schengen vizede bu zor prosedür yoğun olarak hissedilmese de, Bulgaristan ile ticari ilişkilerde ciddi bir problem arz etmektedir. Bu bağlamda, işadamlarına, bir takım kolaylaştırıcı uygulamalarla, yurtdışı çıkışlarında vize prosedürlerinin ve evrak sayısının hafifletilmesi, uzun süreli ve çok giriş çıkışlı vizeler verilmesi, kentin sınır ticaretine oldukça katkı sağlayacaktır.
Diğer taraftan, ticari hayatlarında vergi ve SGK Borcu olmayan işyeri sahiplerine, devlete karşı olan sorumluluğunu yerine getirmenin mükafatı olarak, yeşil pasaport verilebilmesi hususunun değerlendirilmeye alınması gerekmektedir. Bu hem kentin, hem ülkemizin yurtdışındaki ticari faaliyetlerine ivme kazandıracak, hem de beraberinde getirdiği ithalat-ihracat rakamlarındaki artışlarla, ekonomiye katkı sağlayacaktır.
4) Arazi toplulaştırması ve Miras Hukuku
Kentte, özellikle miras hukukundan kaynaklanan sorunlar nedeniyle tarım arazileri zaman içerisinde parçalara bölünmek suretiyle küçülmüş, buna bağlı olarak da verimlilik ve karlılık değerleri beklentilerin altında kalmıştır. İşletme büyüklüklerinin küçük olması, tarım faaliyetlerinin ekonomik olarak gerçekleştirilmesini neredeyse imkansız hale getirmiştir.
5) Sulama Altyapısının Geliştirilmesi
Neredeyse her türlü tarım ürününü yetiştirmeye uygun olan verimli topraklara sahip kentte, tarımsal ürün çeşitliliğinin sağlanması, buğday dışında ekonomik ve stratejik öneme sahip yağlı tohumlar ile yem bitkileri, meyve, sebze ve diğer tarım ürünlerinin üretimini yaygınlaştırmak amacıyla, baraj ve yeraltı sulama sistemlerinin tesis edilmesi ile ekonomik ömrünü tamamlamış yerüstü sulama tesislerinin iyileştirilmesi projelerine önem verilmeli ve hayata geçirilmelidir.
6) Tarım ve Hayvancılık sektöründe kayıt dışılık engelleyici yasal düzenlemeler yapılması
Edirne kent ekonomisi ağırlıklı olarak tarıma dayanmaktadır. Faal nüfusun % 73’ü tarımla uğraşmakta ve gayri safi milli hasılasının % 42’si tarımdan elde edilmektedir. Kentte, tarla tarımı çok gelişmiştir. Dolayısı ile sanayi yatırımları da hep bu yönde olmuştur. Tahılda buğday, sanayi ürünlerinde ayçiçeği ön sırayı almaktadır. Yakın zamana kadar Edirne sanayisi tamamen tarıma dayalı, yağ, un, beyaz peynir ve kaşar peyniri fabrika ve mandıralarından ibaret olmasına karşın, son 10 senede sanayide kısmen de olsa bir çeşitlilik oluşmuştur.
Ülkede hala önlenemeyen kayıt dışılık, en çok tarım sektöründe kendini göstermektedir. Ekonomisi tarıma dayalı bir kent olan Edirne ise, bu durumdan, ülkenin diğer İllerine nazaran daha fazla etkilenmektedir. Tarım sektöründeki kayıt dışılığın önlenmesi için ivedilikle yeni yapılacak çalışmalara ve uygulamalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Kentteki Borsaların, bölgede üretilen ürünlerin diğer bölgelerdeki firmalar tarafından alınıp oralarda tecil yapılmasıyla ilgili sorunları mevcuttur. Bu konuyla ilgili kanunda bir boşluk vardır.
Borsalar üzerinden satış yapılan hayvanlarda devlet tarafından ek bir prim sistemi getirilmelidir. Böyle bir uygulama, kentteki borsaların aktivitelerini artırmış olmakla birlikte aynı zamanda kayıt içine de girmesini sağlar. Bu noktada, devletin ciddi kazanımları olacaktır.
7) Bölgede Lisanslı Depoculuk Faaliyetlerinin Yaygınlaştırılması
Lisanslı depoculuk, tarım kenti olan Edirne’de, çiftçinin ürününe, varlığına ve kalitesine güvence verecek sistemdir. Ürün Bankacılığı olarak da tasavvur edilen sistemin kentte yaygınlaşması gerekmektedir.
Lisanslı depoculuk sisteminin faaliyete geçirilmesi ile ülkemizdeki mevcut ürün ve kalitesi hakkında fikir yürütülebilecek, ithalatın ve ihracatın düzenlenmesine imkân sağlanacak, alım politikasının düzenlenmesine yardımcı olunacak, yeni finansman imkânları sağlanacak, gereksiz nakliye ve depolama masrafları yok edilecek, sanayicilerin kaliteli ve sürekli hammadde temini sorunu en aza indirilecek, sağlıklı bir ürün planlaması yapılmasına olanak sağlanacaktır.
8) Saros Bölgesinin Teşvik’ten İstifade Edememesi ve Bölgenin 1/25 Binlik Planının Çıkarılması
Edirne topraklarınınn Ege Denizi`ndeki kıyısı Saros Körfezi, tertemiz kumsallarla kaplı bir kıyı şerididir. Saros Körfezi, sualtı akıntılarının fazla olması, herhangi bir büyük yerleşimin ve sanayileşmenin olmaması nedeniyle Ege Denizi’nde yer alan en temiz bölgelerden biridir. Saros, bir körfez olmasına rağmen kendi kendini temizlemesi ve etrafında yoğun yerleşimlerin bulunmaması ile çok uzun yıllar kirlenmeyecek nadir denizlerden biri olma özelliği taşımaktadır. Yılda üç kez ve aynı zamanda olmak üzere, Şubat, Nisan ve Temmuz aylarının 15 ila 18. günü başlayıp, 25 ila 28. günü sona eren körfezin kendi kendini temizlemesi işleminde tabanda soğuk su ve yüzeyde sıcak suyun yarattığı akıntılar, körfezi, içine atılan tüm artık ve atık maddelerden kurtarmaktadır.
Kentin sahip olduğu böyle önemli bir değerden, turizm ve turizm yatırımları anlamında yeterince istifade edilememektedir. Bölge, Kültür, Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi adı altında 2013 yılının sonuna kadar Teşvik Bölgesi kapsamına alınmış, fakat yatırımcı hiçbir şekilde bundan faydalanamamıştır. Bunun sebebi ise, bölgenin 1/25 binlik planının bulunmamasıdır. Bu plan ivedilikle çıkarılmalıdır. Valilik, Kaymakamlık, Belediyeler ve Vekillerin bu konuya derhal eğilip, bir turizm zirvesi yapılıp, hem teşvik yasasının bölgeye neler getireceğini hem de altyapı sorunlarını ortak akılla masaya yatırılması gerekmektedir. Aksi halde, giderek düşmeye başlayan teşvikten şimdiye değin istifade edemeyen yatırımcılar, bundan sonra da istifade edemeyecek, bölgenin gelişimi hayal olacaktır.
9) Hamzadere Barajı, Çakmak Barajı ve İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri
Trakya’nın GAP’ı olarak tanımlanan Hamzadere Barajı, proje tamamlandığı zaman 400 bin dönüm arazinin sulanması planlanmaktadır. Bölgede tek mahsul alınan topraklarda çift mahsul alınacaktır. Bölgeye büyük bir istihdam gelecektir. Projeler, 3 yıl içerisinde çiftçiye ulaşmış olacaktır. Projelerin 2015 yılında bitmesi beklenmektedir. Edirne için büyük bir kazanım olan Hamzadere Barajı’nı doğru kullanmak ve ülkenin tarım ve hayvancılık sektörü için örnek teşkil edecek bir proje yaratmak adına, tarımsal üretim ağırlıklı olan kentte planlı üretim modeline geçmek gerekmektedir. Bölgeye “İhtisas Organize Sanayi Bölgesi” getirilmesi yönünde çalışmalar mevcuttur. Ancak, İl’in geleceğinde nasıl bir yönelim olacağını saptamak, ihtisas alanına karar vermek, çalışmaları başlatmak gerekmektedir.
Diğer taraftan bölgede yer alan Çakmak Barajı'nın hızlandırılarak biran evvel bitirilmesi, kamulaştırmaların yapılması ve iletim kanallarının tamamlanması hayati önem taşımakta olup, sulanır alan ile Havsa, Uzunköprü, Meriç ilçelerinde büyük bir potansiyel oluşturulacaktır.
Uzunköprü, Havsa ve Meriç bölgesi için de ihtisas organize sanayi bölgesi planlanırken, Keşan ile rekabet oluşturmayacak alanlar seçilerek, ihtisas organize sanayi bölgesi planlanmalıdır.
10) Marka Kent Edirne ve Ürünlerin Markalaştırılması
Edirne, bacasız sanayi olarak da adlandırılan turizmin değerini kavramış ve her geçen gün artan ziyaretçi sayısıyla turizm gelirlerini artırma yolunda önemli adımlar atmış, fakat yine de hak ettiği marka kent etiketini bir türlü alamamıştır. Kültür ve turizm kenti olan Edirne, Türkiye'nin Avrupa'ya açılan kapısıdır. Sınırları içerisinde bulunan sınır kapıları sayesinde her gün binlerce araç ve kişinin giriş yaptığı Edirne, Asya'yı Avrupa'ya bağlayan anayolların üzerinde bulunduğu gibi Yunanistan ve Bulgaristan'la da komşudur. Uzun yıllar Osmanlı İmparatorluğu'na başkentlik yapmış ve 18'inci yüzyılda ise artan nüfusu ile Avrupa'nın en büyük 7 kentinden biri olan Edirne, sahip olduğu değerler ile başlı başına bir marka kent olup tarih dışında kültür, deniz ve inanç kültürü gibi pek çok alanda potansiyele sahiptir. Bu potansiyellerin doğru bir şekilde değerlendirilmesi, İlin paydaşları tarafından sahiplenilmesi, tanıtımının doğru yapılması konusunda stratejiler üretilmesi ve el ele vererek, birlik ve beraberlik ortamı içerisinde kente hak ettiği marka kimliği, hem ulusal hem uluslararası düzeyde kazandırılmalıdır.
Turizm açısından marka kent olmanın yanı sıra, bölgede üretilen ürünlerin değer kazanarak ticari anlamda da markalaşması büyük önem arz etmektedir. Türkiye’de en kaliteli peynir Edirne’de üretilmesine rağmen, ülke genelinde Ezine Peyniri’nin gerisinde kalmıştır. Diğer yandan, ülkenin pirinç üretiminin %70’i Edirne’den karşılanmasına rağmen, pirinç sektörü markaları öne çıkamamıştır. Gerek yöresel değerlerimizi, gerekse üretimimizi markalaştırma noktasında bir problem mevcuttur. Bunu başarabilmenin yolu, etiketin öneminin bilinciyle hareket ederek, tanıtıma gerekli önemin verilmesidir.
11) Toprak Tahlil Laboratuarlarının Etkin Kullanımı ve Yeni Yasal Düzenlemeler
Edirne’de, Merkez, Uzunköprü, Keşan ve İpsala olmak üzere toplam 4 adet Ticaret Borsası faaliyet göstermektedir. İpsala Ticaret Borsası hariç diğer Borsaların her birinde “Toprak Tahlil Laboratuarı” olmasına rağmen, bu laboratuarlar etkin ve verimli bir şekilde hizmet verememektedir. Tarımsal desteklerden faydalanmak adına zorunluluk gereği analiz yaptırılması dışında, tarım uygulamalarının iyileştirilmesi adına ilave talebin olmadığı görülmektedir.
12) Çeltik Tarlalarında Kerevit Üretimine Başlanması ve Yaygınlaştırılması
Edirne İli, Türkiye’nin çeltik üretiminin %41,5’ini kendi başına üretmektedir. Yani tüm ülkenin toplam üretiminin hemen yarısı kentten karşılanmaktadır. Bu çeltik tarlalarında geliştirilecek ve ihracatı sağlanabilecek olan “Kerevit Üretimi”, ilin ekonomisine canlılık getirebilecek ve değerlendirilmesi gereken potansiyel bir sektördür.
Dünya kerevit üretiminin yarısı ABD’nin Louisiana eyaletinde bulunan çeltik tarlalarında yapılmaktadır. Bu ülkede bu yöntem uzun yıllardır uygulanmaktadır. Kullanılan yöntem dönüşümlü yetiştiricilik sistemidir, yani aylarında çeltik hasadı, sonbahar-kış-ilkbahar aylarında ise kerevit hasadı yapılmaktadır. Kerevit üretimi için çeltik hasadından geriye kalan artıklar, sulak ve düz bir arazi yeterlidir.
Kerevit, çeltik yetiştirmeye bir engel olmadığı gibi, çeltik üreticisinin önemli bir sorunu olan çeltik anızını yiyerek beslenmektedir. Kerevit canlı ya da işlenmiş olarak her mevsim alıcı bulmaktadır. Canlı kerevitin kg fiyatı, iç piyasada ortalama 10 TL olup, işlendiği takdirde kar marjı ikiye-üçe katlanabilmektedir. Avrupa ülkelerinde işlenmiş kerevit eti iç piyasada kilogram başına ortalama 100-150 TL fiyattan satılabilmektedir. Dönüm başına 50 ile
Amerika’da yaklaşık 700.000 dönüm çeltik arazisinde 50.000 tonun üzerinde kerevit yetiştirilmektedir. Ayrıca kalsiyum yönünden zengin olan kerevit kabuğu balık yemi sanayisinde kullanılabilmektedir. Kerevit doğası gereği organik beslenme ortamında yetişmektedir. Dolayısı ile organik çeltik üretimine kendiliğinden geçilmiş olunacaktır.
Kaymakamlıklar, Belediyeler, Üniversite, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve üreticiler bir araya gelip sistematik bir çalışmayla 3-5 yıllık bir süreç sonunda kentin ihracat değerini sadece kerevit ile ikiye üçe katlayabilirler.
13) Eskiköy Sınır Kapısı
İlçe Edirne Merkez, Havsa, Pehlivanköy, Malkara, Keşan, İpsala, Meriç ve kısa bir sınır ile Yunanistan’ın Didymoticho kentine komşudur. Uzunköprü birçok ana ve ara arter olmak üzere kara yolunun bir arada bulunduğu, lojistik ve ticaret alanında anlamlı bir konumdadır. Edirne merkeze uzaklığı yaklaşık olarak
C. SONUÇ ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
1) Edirne’nin Kalkınmada Öncelikli Yöre (K.Ö.Y) kapsamına alınması ve yatırım, enerji ve istihdam teşviklerinden faydalandırılması
Edirne İli, lojistik ve coğrafi altyapısı ile yatırıma uygun bir kent olmasına rağmen, bölgede sanayinin önünü açıcı yeterince teşvik olmadığından, yatırım için cazibe merkezi konumunda değildir. İlin Kalkınmada Öncelikli Yöre kapsamına alınması, ya da hiç değilse Organize Sanayi Bölgesi’nin bulunduğu Süloğlu ilçesinin teşviklerden faydalandırılması, İldeki sanayi gelişiminin önünü açacaktır. İlgili konunun, Edirne’nin sanayi gelişimini ve yatırımların istatistiki oranını sunan bir raporla, Maliye Bakanlığı’na arz edilmesi ve gündeme alınarak gerekli girişimlerin başlatılması için lobi oluşturulması gerekmektedir.
2) Ulaşım Projelerinin Hayata Geçirilmesi
Kentin turizm açısından aşama kaydetmesi için ulaşım açısından hava ve demiryolunun da eklenmesi zaruridir. İlin paydaşları, Hızlı Demiryol Projesi’nin bir an önce hayata geçirilmesini beklemekte, yarım kalan Demirhanlı Havaalanı İnşaatı’nın tekrar gündeme gelerek tamamlanmasını istemektedir. Ulaştırma Bakanlığı’nın nezdinde olan bu konuya ilişkin bir talep dosyası hazırlanabilir.
3) İşadamlarına Yönelik Vize Prosedürlerinin Kolaylaştırılması
Edirne işadamları, ülkenin Avrupa’ya açılan sınır kenti olarak, ticari anlamda komşu ülkelerle yeterince ekonomik işbirliği kuramamaktadır. Bunun önündeki en büyük engel ise uygulanan zorlu vize prosedürleridir. Vize prosedürlerinin kolaylaştırılması, karşılıklı ticari ilişkileri de beraberinde getirecektir. Bunun yanı sıra vergisini düzenli ödeyen işadamlarına yeşil pasaport verilmesi hususu ilgili makamlarca gündeme alınmalıdır. Konu, hem Gümrük ve Turizm Bakanlığı’na bir dosya halinde sunulmalı, hem de yabancı temsilciliklerle bir araya gelinen her platformda, İl paydaşlarınca paylaşılarak, karşı hükümetler nezdinde de gündeme alınması sağlanmalıdır.
4) Arazi Toplulaştırması ve Miras Hukuku
Kentte yürütülmekte olan toplulaştırma faaliyetleri bulunmasına rağmen yavaş ilerlemektedir. Nüfus artış hızı ve alternatif gıda maddesi ihtiyaçları dikkate alınarak, toplulaştırma faaliyetlerine hız verilmesi ve vakit kaybetmeden tamamlanması elzemdir. Buna paralel olarak mevcut tarım arazilerinin bölünmesinin engellenmesi amacıyla miras hukuku üzerinde gerekli düzenlemeler yapılarak uygulamaya geçilmelidir.
Arazi toplulaştırmasının dahil olduğu Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nu illerde uygulamaya yetkili Toprak Koruma Kurullarının karar alma aşamasında, kentte bulunan Borsaların tavsiyelerinin dikkate alınması gerekirken, Kurul oluşumu esnasında davet olunan Ticaret Borsaları daha sonra kurullardan çıkartılmıştır. İldeki Borsaların bir araya gelerek Toprak Koruma Kurulu ile koordinasyon oluşturması, mevcut durum analizi ile birlikte, stratejik bir plan dahilinde, birlikte çalışmaları uygun olacaktır.
5) Sulama Altyapısısın Geliştirilmesi
Öncelikli olarak Çiftçi Kayıt Sistemiyle ülkedeki tarım alanlarının ne kadarının sulanabilir olduklarının ve sulanan tarım alanlarında ne tip sulama yapıldığının sağlıklı bir tespiti yapılmalıdır. Ülkenin tarım alanlarının büyük bir kısmında uygulanmakta olan yüzey sulamanın olumsuz etkileri göz önünde bulundurularak, yüzey sulamadaki su kayıplarının önüne geçilmesi amacıyla çiftçilerin damla ve yağmurlama sulama tipleri hakkında bilgilendirilmesi ve bu yönde teşvik edilmesi amaçlanmalıdır. Toprak üstü su kanallarındaki su kaybı dikkate alınarak, öncelikle 25 yıl olan ekonomik ömrünü tamamlamış olanların mutlaka yeraltına alınmaları sağlanmalı, daha sonra diğer sulama kanallarının yeraltına alınmaları yönünde çalışmalar yapılmalıdır.
Sorumsuz su kullanımı nedeniyle oluşan israf ve erozyonla toprakların kaybedildiği dikkate alınarak, “yağmurlama ve özellikle damlama sulama sistemleri”nin kullanımının yaygınlaştırılması ve desteklenmesi gerekmektedir. Sulama projelerinde en fazla 3 parsele destek verilmesinin arazileri küçük parçalı olan üreticilerin proje hazırlamasına ve dolayısıyla geniş alanların modern sulama sistemlerinden faydalanmasına engel teşkil ettiği dikkate alınmalı, (toplam 60 dekar toprağı olan ve parsel büyüklükleri 2, 3, 5 ve 10 dekar arasında değişen üreticiler en büyük parsellerini seçerek sulama projelerinden faydalansalar dahi arazilerinin tamamını sulama imkânı bulamamaktadırlar.) ve modern sulama sistemi projelerinin desteklenmesi koşulları yeniden gözden geçirilmelidir.
Sulama kooperatiflerinin yapılarının güçlendirilmesi, sulama planlaması yapma kabiliyeti olan üreticileri sulama ve üretim teknikleri konusunda bilgilendirebilecek Ziraat Mühendisleri istihdam etmeleri sağlanması, çiftçilerimize alternatif sulamaya geçişi özendirmek amacıyla yeterli teşvik ve primlerin verilmesi amaçlanmalı, bu konuda düşük faizli banka kredilerinin kullandırılması ve yaygınlaştırılması ile kredilendirme işlemlerinin üreticileri sıkıntıya sokmayacak şekilde kolaylaştırılması yönünde düzenlemelere gidilmesi, çiftçilerin damla sulama ve yağmurlama sulama konusundaki çalışmalarının proje bazında hibe yoluyla desteklenmesi büyük önem arz etmektedir.
6) Tarımda Kayıtdışılık Engelleyici Düzenlemeler
Ülkede hala önlenemeyen kayıt dışılık, en çok tarım sektöründe kendini göstermektedir. Ekonomisi tarıma dayalı bir kent olan Edirne ise, bu durumdan daha fazla etkilenmektedir. Tarım sektöründeki kayıt dışılığın önlenmesi için ivedilikle yeni yapılacak çalışmalara ve uygulamalara ihtiyaç duyulmaktadır. Kentteki Borsaların, bölgede üretilen ürünlerin diğer bölgelerdeki firmalar tarafından alınıp oralarda tecil yapılmasıyla ilgili sorunları mevcuttur. Bu konuyla ilgili kanunda bir boşluk vardır. Borsalar üzerinden satış yapılan hayvanlarda devlet tarafından ek bir prim sistemi getirilmesi beklenmektedir. Hernekadar Gelir İdaresi Başkanlığı’nın kayıtdışılık ile ilgili çalışmaları olsa da, uygulamada önüne geçilemeyen bir durum söz konusudur. Bu kapsamda, kamu farkındalığını da kapsayan çok yönlü bir strateji oluşturulmalıdır. Gönüllü uyumun artırılması, denetim kapasitesinin güçlendirilmesi, yaptırımların caydırıcılığının artırılması, veri tabanı paylaşımı, toplumsal farkındalığın artırılmasını da içeren stratejiler oluşturulmalıdır. Ortak akıl ve kollektif çalışmayla çözülecek bu durum, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı’nın nezdinde yürütülmelidir.
7) Bölgede Lisanslı Depoculuk Faaliyetlerinin Yaygınlaştırılması
Sistemin yaygınlaştırılması, güvenin tahsis edilmesi amacıyla, kamuoyunda güveni temsil eden ortaklarla şirketin ve standartlara uygun depoların kurulması ve desteklenmesi, yasalar çerçevesinde titizlikle işletilmesi gerekmektedir. Lisanslı depoculuğun yaygınlaştırılması halinde, hasat dönemlerinde tarım ürünlerindeki arz yığılması nedeniyle oluşan fiyat düşüşlerinin önlenmesi ve piyasanın dengelenmesi de sağlanmış olacaktır.
Dünyada sağlıklı bir şekilde işleyen lisanslı depoculuk sistemlerine bakıldığında, sistemin; geliştirilmiş ve genel kabul görmüş ürün standartları, laboratuvar/referans laboratuvar organizasyonu, sistem araçları arasında uygun bilgi iletişim ağı, güvenilir ve cazip lisanslı depolar, ürün senedinin alınıp satıldığı ve alt yapısı tamamlanmış borsalar ile KDV’den arındırılmış ürün senedi ticareti gibi unsurlar üzerine kurulu olduğu görülmektedir.
Lisanslı depoculuk sisteminin faaliyete geçirilmesi açısından, üreticilerin makbuz senedi karşılığında kredi sağlayabilecekleri finans sistemi ile üreticilerin zarara uğraması durumunda tazminat yükümlülüğünü yerine getirebilecek sigorta sisteminin geliştirilmesi ve ürün senetlerinde KDV’nin sıfırlanması konularına ağırlık verilmelidir.
8) Saros’un 1/25.000’lik Planının Çıkarılması
Edirne’nin incisi Saros Bölgesi, Kültür, Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi adı altında 2013 yılının sonuna kadar Teşvik Bölgesi kapsamına alınmış, fakat yatırımcı hiçbir şekilde bundan faydalanamamıştır. Bunun sebebi ise, bölgenin 1/25 binlik planının bulunmamasıdır. Saros Bölgesi’nin 1/25 binlik Çevre Düzeni Planının, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanması için gerekli kamuoyunun oluşturulması şarttır.
9) İhtisas Organize Sanayi Bölgesilerinin Kurulması
Trakya’nın Gap’ı olarak anılan Hamzadere Barajı’nı doğru kullanmak ve ülkenin tarım ve hayvancılık sektörü için örnek teşkil edecek bir proje yaratmak adına, bölgeye “Tarım İhtisas Organize Sanayi Bölgesi” getirilmesi yönünde destek beklenmektedir. Fakat diğer taraftan bölge için en doğru ihtisas alanının ne olacağı konusu paydaşlarca netleşmemiştir. Bu konuda, İl Özel İdare, Tarım İl Müdürlüğü, Oda ve Borsalar ile ilgili Sivil Toplum Örgütlerinin bir araya gelerek bir Çalışma Komisyonu oluşturması gerekmektedir. Bu komisyonun, hem sahada en doğru alanın hangisi olacağına karar vermek adına gerekli istatistiki araştırma ve çalışmaları yapması, hem de ülkedeki diğer “Organize İhtisas Sanayi Bölgeleri”ni gezerek, altyapı için gerekli veriyi toplamaları gerekmektedir.
Çakmak Barajı’nın tamamlanması ve faaliyete geçmesini takiben, benzer bir Komisyon, Uzunköprü ve çevresi için de bir İhtisas Organize Sanayi Bölgesi üzerinde çalışabilir. Bu noktada, Keşan ile rekabet oluşturmayacak ihtisas alanları seçilmelidir.
10) Markakent Komisyonu Oluşturulması
Edirne İli, sahip olduğu tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerini avantaja çevirememektedir. Marka kent olma yolunda ciddi eksiklikler vardır. Hem kentin, hem de üretilen ürünlerin markalaşması adına paydaşların el ele vererek, doğru stratejilerle, İli hak ettiği noktaya taşımaları gerekmektedir. Her nekadar devletin 2023 Turizm Stratejisi Planlarında Edirne İli marka kent olarak dahil edilmiş olsa da, restorasyon ve iyileştirme ile amacıyla kaynak aktarımı yapmakla, kent hak ettiği yere ulaşamamaktadır. Tanıtımın önemini kavrayan kurum, kuruluş ve örgütler, bir Markakent Komisyonu oluşturmalı ve tanıtım için de ayrıca yerel düzeyde ulusal ve uluslararası kapsamlı bir yol haritası yaratılmalıdır.
11) Toprak Tahlil Laboratuarlarının Etkin Kullanımı
Mevcut laboratuvarların etkin kullanımını sağlamak amacıyla, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlükleri ve Borsalar tarafından yapılacak ortak çalışmalarla, çiftçilerin konuya ilişkin bilgilendirilmesi ve eğitilmesinin yanında, mevcut yasada bir takım düzenlemeler yapılarak, toprak analizi yaptırılması gereken 50 dekarlık üst limitin, 20 dekara indirilmesi gerekmektedir. Bu laboratuvarların etkin kullanımı, hem topraklarımızın mevcut durumunun ortaya koymak adına veri tabanı oluşmasını sağlayacak hem de toprağını tanıyan çiftçinin veriminin artırılmasına olanak sağlayacaktır.
12) “Niş Alanların Tespiti”ne Yönelik Proje Yürütülmesi
Edirne İli, Türkiye’nin çeltik üretiminin %41,5’ini kendi başına üretmektedir. Yani tüm ülkenin toplam üretiminin hemen yarısı kentten karşılanmaktadır. Bu çeltik tarlalarında geliştirilecek ve ihracatı sağlanabilecek olan “Kerevit Üretimi”, ilin ekonomisine canlılık getirebilecek ve değerlendirilmesi gereken potansiyel bir sektördür. Globalleşen ekonomide, son dönemde “Niş Alan” kavramı yaygın olarak kullanılmakta ve bölgeler, şirketler ya da pazarlamacılar, niş alanları keşfedip, bu alanların üzerine odaklanma, geliştirme ve farklılık yaratma peşindelerdir. “Niş Alan”, en genel tanımıyla, gelişme potansiyeli olan ancak henüz keşfedilmemiş alanlar olarak tanımlanmakta ve bu alanlarda yapılacak doğru hamlelerin herhangi bir yeni iş modelini kesinlikle diğerlerinden daha başarılı yapacağına inanılmaktadır. Bölgede “Niş Alanların Tespiti”ne yönelik bir proje hazırlanabilir, kenevit üretimi bu proje kapsamında detaylıca araştırılabilir. Bu proje, bir Oda ya da Borsa’nın liderliğinde, ancak kentteki diğer tüm Oda ve Borsaların ortaklığı ile yürütülebilir.
13) Eskiköy Sınır Kapısının Faaliyete Başlaması
Uzunköprü, Sirkeci-Eskiköy Sınır kapısı arasında konumlanmış bir demir yolu hattı geçmektedir. İlçenin dış pazarlara entegrasyonu açısından bu hattın kullanıma açılması elzemdir. Ancak Yunanistan ile yaşanan bazı bürokratik sıkıntılar sebebi ile hat işler durumda değildir. Önümüzdeki dönemde bu hattın açılmasına dair girişimlerin artması gerektiği ilçe sakinleri tarafından dile getirilmiştir. Sonuçta ilçe sınırları içerisinde var olan bir gümrük kapısının, ilçedeki ticaret hacmini arttıracağı ve Edirnelilerin yaşamına önemli katkı sağlayacağı ön görülmektedir.