Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa İriş Edirne’de düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi.İriş parti binasında düzenlediği toplantıda; yaşanan sorunlara dikkat çekti.
Gündemde olan Rusya-Ukrayna savaşı ve etkilerini konuşan İriş; tarım toprakları ve yetiştirilen ürünlerin en kadar önemli olduğunu hatırlatarak tarımdan, insani drama kadar birçok konuyu ele aldı.Suriye’de de savaş olduğunu ve ülkeden kaçan sivillerin gördüğü muameleye dünyanın seyirci kaldığını, Ukrayna vatandaşlarına gösterilen ilginin Suriyelilere gösterilmediğini hatırlatan İriş “Bütün bu vahşetler yaşanırken, bir ay kadar önce Rusya, Ukrayna’ya saldırdı. Sivil yerleşim yerlerini vurarak şehirleri harabeye çevirmeye başladı. Canını kurtarmaya çalışan insanlar, evlerini, yurtlarını terk edip mülteci konumuna düştüler. Üç dört milyon insan komşu ülkelere sığındı. Burada bir parantez açmak istiyorum. Ortadoğu’dan Libya’dan Suriye’den kaçan mültecilere yapılan muamelelerle, Ukraynalı mültecilere yapılan muamelelerin kıyasını sizlere bırakıyorum. Bu tablo, batının çifte standardının, iki yüzlülüğünün açık ifadesidir”dedi.
Tarım ve toprağın önemini anlatan ve verimli tarım topraklarının hoyratça kullanıldığını ifade eden İriş; “topraklarımızı hoyratça heder ediyoruz. Akıl almaz bir yapılaşma ile betonlaşıyoruz. Bunun sonucunda da tarım alanlarımızda ürkütücü bir azalma yaşanıyor. Nitekim, 2002’de 26 milyon hektar olan tarım alanları 2020’de 23 milyon hektara düşmüştür. Bu büyük bir kayıptır. Bundan böyle; her türlü yapılaşma ve imar faaliyetleri sıkı bir disiplin içerisinde ele alınmalıdır. Tarım arazilerimizin korunması için ciddi tedbirler alınmalı, acilen kanuni düzenlemeler yapılmalıdır”şeklinde konuştu.
Üretici ve çiftçi kesimini en sahipsiz kesim olarak niteleyen Genel Başkan Yardımcısı İriş; “çiftçi büyük ölçüde sahipsizdir ve devlet burada rastgele bir davranışta bulunamaz. Bu insanlar ayakta nasıl duracak, işlerini nasıl devam ettirecek kafa yormak lazım. Bunun birinci şartıda eken insanlar ne ekeceğini ve sonda ne elde edeceğini bilmesi lazım. Ekim ayında ekildiği düşünüldüğünde Eylül ayında taban fiyatlar belirlenip ilan edilmelidir. Taban fiyatı belirlemede maliyete etki eden (Mazot, Gübre, Tohum v.b.) unsurlarda oluşabilecek fiyat farkları, destek olarak üretim sezonu içinde verilmelidir. Taban fiyatlar hemen açıklanmalı ve maliyete etki eden girdilerdeki muhtemel artışlara ait farkların da tarımsal üretime destek olarak, sezon içinde verileceği ilan edilmelidir”dedi.
Tarımsal desteklemelerin kanunla belirlendiğini ve desteklemelerin kanuni bir zorunluluk olduğunu söyleyen İriş 5488 sayılı Tarımsal Destekleme Finansmanı Kanununa dikkat çekerek “Tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamaz.” Denilmektedir. Bunun pratik ifadesi şudur: 2021 yılında hesaplanan GSMH yaklaşık 7 Trilyon TL olduğuna göre, 2022’de bu sene GSMH aynı olsa bile, 2022 Bütçesinden Tarımsal Destek olarak kullanılacak miktar, 70 Milyar TL olmalıydı. Ancak, 2022 bütçesinden ayrılan miktar 29 Milyar TL. Yani kanunun emrettiği miktarın yarısı bile değil. Böyle şey olur mu? Şimdi yönetim erkini elinde bulunduranlar “aman onu ekin, aman bunu ekin, her tarafı ekin” diye çağrıda bulunuyorlar. Biz de diyoruz ki; bu sene kanuni zorunluluk olan asgari 70 Milyar TL’yi ek bütçe ile tarımsal desteğe kullanın. Enflasyonu baskılamayı, çiftçinin alın teri üzerinden yürütmekten vazgeçin. Bilakis üretimi teşvik edin. Tarımsal üretimin desteklenmesi, bir lütuf değildir. Üreticinin alın terinin karşılığıdır”ifadelerini kullandı ve çiftçinin yüzde 10’u dışında kalan herkesin gırtlağa kadar borç içinde olduğunu söyledi.
“Tarımsal üretim için verilen krediler, mutlaka faizsiz olmalıdır” diyen İriş “Maliyetlerin artmasında, üretimin azalmasında sonuç olarak enflasyonun yani pahalılığın oluşmasında en önemli etken, faizdir. Faiz, sadece enflasyonun değil, üretimin de önündeki en büyük engeldir. Zaten faiz, tersiz kazanç, haksız kazançtır.”dedi.
Üreten ülkelerin güçlü ve bağımsız olduğuna dikkat çeken İriş; siyasal bağımsızlığın önemli olduğu kadar ekonomik bağımsızlığında önemli olduğunu ve siyasal bağımsızlığın temelinde ekonomik bağımsızlığın yattığını ifade etti ve “bunu sağlayamayan toplumların ayakta durması son derece zordur”dedi.
Türkiye’nin bir çadır devleti olmadığını ve 5 bin yıllık geçmişe sahip olduğunu belirten İriş; “yeryüzünde önderlik yapmış, liderlik yapmış, mazlumları korumuş, zayıflar korumuş adaletin en güzel örneklerini sunmuş bir medeniyetin evlatlarının çocuklarıyız. Bu görev bize düşüyor. Bu görev toplamalara düşmüyor. Oradan, buradan kaçmış 200 yıllık tarihi olanlara düşmüyor. Onların güdümünde dünyanın hali meydanda. Bize düşüyor. Biz güçlü olacağız. Biz bir ve beraber olacağız”dedi.