1999 depremi sonrasında kurulan ve kısa adı (EDAK) olan Edirne Deprem Arama Kurtarma derneği üyeleri düzenledikleri basın toplantısı ile hem yaşanan son depremi değerlendirdiler hemde yaşadıkları sorunlara dikkat çektiler.
Derneğin binası olmadığı için geçici bir salonda toplanan ve burada açıklamalarda bulunan dernek üyeleri binalarının olmamasının tek müsebbibinin Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan olduğunu belirterek yapılan yanlıştan geri dönülmesini istediler.
1999 depremi sonrasında ihtiyaç olduğu gerekçesi ile tamamen gönüllülerden 1999 Aralık ayı’nda kurulan ve aralarında doktor, hemşire, usta, avukat, esnaf, memur, emekli, spor hocası gibi uzman isimlerden oluşan dernek üyeleri 5 yıldan fazla bir süredir neredeyse unutulmuş durumdaydılar.
Kurulduğu günlerde bir hayli girişken olan ve kamuoyunun büyük desteğini arkasına alarak gönüllü kişilerle aralarında gerçekleştirdikleri eğitimler sonrasında nehir taşkınları, trafik kazaları, yangınlar ve arama kurtarma konusunda ekipmanları ile büyük rol oynayan dernek üyeleri var olan binalarının yıkılması ve ardından yeni yer verilmemesinden dolayı dağılma noktasında geldi.
Kahramanmaraş merkezli büyük deprem sonrasında var olan üyeleri ile kısa sürede hazırlanarak deprem bölgesine sevk edilen ekip gerçekleştirdikleri kurtarma çalışmaları ile büyük takdir topladılar.
Konu hakkında açıklama yapan (EDAK) Edirne Deprem Arama Kurtarma Derneği Başkanı Kenan Laz, depremin ardından ekibin toplandığını ve Edirne Valiliği tarafından tedarik edilen araç ile 8 kişiden oluşan ekiplerinin yola koyulduğunu aktardı.
Laz, yaptığı açıklamada “depremin 5. günü çıkarmış olduğumuz Saadet İkbal 15 yaşında bir kız çocuğu bizleri çok mutlu etti. Bu süreçte eksiklerimiz vardı tabii ki. Eksiklerimizi orada giderdik. Bir şekilde çalışmalarımız daha düzgün yapmaya çalıştık. Elimizden geldiğince de katkı sağladığımızı düşünüyorum”diyerek sözü kurucu başkan Serhad Ceylan’a verdi.
Ceylan yaptığı açıklamada Edirnelilerin destekleri ile kurulan derneğin Edirneli gönüllülerden oluştuğunu ve kurulduktan sonra birçok başarılı çalışmaya imza attıklarını belirterek “biz 17 Ağustos 1999'da meydana gelen depremden sonra yine aynı yıl Aralık ayının sonunda kurulan bir derneğiz. O günden bugüne sadece Türkiye'nin değil yurt dışında da birçok ekiplerle çalışmalar yaptık. Almanya'da olsun, Yunanistan’da olsun birçok eğitimler, tatbikatlar yaptık ve bunlarla ilgili ciddi hazırlıklar yapan bir ekibiz. Yine yöresel olarak bu bölgede meydana gelen su taşkınlarında birçok vatandaşımızın hayatını kurtardık. Birçok trafik kazası, yangın veya doğada kaybolan kişilerin bulunmasını devletimizin ilgili birimlerinin koordinesinde sağladık”diyerek canlarını en çok yakan ve derneğin neredeyse unutulmasına neden olan ve bu süreçte birçok üyesini kaybetmesine sebep olan konuya değinerek binalarının neden olmadığını aktardı.
“Maalesef ki bir dernek binası ile ilgili sıkıntımız vardı. Biliyorsunuz bundan önceki eski belediye başkanlarımızdan rahmetli Cengiz Varnatopu zamanında şu anki alışveriş merkezinin olduğu noktada bir binamız vardı. Orası daha sonra satılınca oradaki yüklenici firma bizim binamızın yerine yeni bir yer yapmak istediğini söyledi. Bunu da bir sosyal sorumluluk projesi olarak belediyeden de bu konuda bir yer tahsisi istedik. Onlar da itfaiyenin alt kısmında bir alan göstermişlerdi. O alanda yüklenici firma söylediği gibi projelerinide biz vermiştik, aynı bizim istediğimiz şekilde o binayı yaptılar. Fakat neticede şu anki belediye başkanımız nasıl uygun gördüyse o binayı bize teslim etmedi. Yani sonuçta alan onların alanı ama neden böyle bir karar verdi onu da bilemiyoruz? Biz yüzde 100 tamamen sivilli gönüllü bir toplumuz. Ben esnafım. Başka arkadaşlarım esnaf, emekli, memur arkadaşlarımız var. Bizler Edirne halkının içinden çıkan kişileriz. Bu gönüllülük işi de hele bizim gibi bir dernekte insan hayatını kurtarma ile ilgili olan konuda çok önemli ve çok hassastır bunları bu gibi konularda sonuçta şehrin belediye başkanının bu gibi sivil toplum örgütlerini desteklemesi gerekiyor. Nerede ne hata yapıldıysa onu bilmiyorum ama Türkiye'deki durum ortada. Başkanımızın bu konuda tekrar kararlarını gözden geçirmesini düşünüyoruz”diyerek birçok üyelerinin kendisini bina ve eğitim olmadığı için çektiğini belirtti.
Yaşanan büyük depreme binaları olsaydı ve üyelerini kaybetmeselerdi 50 kişi ile gidebileceklerini ifade eden Ceylan “birçok üyemizi kaybettik. Birçok arkadaşımız çok fazla fedakarlıklarla gelerek bizim derneğimizde çalıştılar. Eğitimlere katıldılar. Ve biz isterdik ki bu depreme 50 kişilik bir ekiple gidelim ve burada daha fazla can çıkartalım, daha çok insana dokunalım. Edirne’yi daha fazla temsil edelim. Yaklaşık 4-5 yıldır da derneğimiz atıl durumdaydı. Dernek binasındaki bütün malzemeler bir depoda duruyor. Eğitim yapılacak yer yok. Buna benzer birçok sıkıntılar var. Yaşanan deprem felaketini televizyonlarda izlediğimiz zaman ne yapabiliriz diye plan program yaptık ve 8 kişiden oluşan ekibimizi derhal toplayarak deprem bölgesine Edirne valiliğimizin tahsis ettiği araçlarla gittik”dedi.
Derneğin yaşanan deprem sonrası ihtiyaç olduğunu ve küllerinden yeniden doğacağına inandıklarını belirten Ceylan “EDAK gibi kuruluşların daha fazla desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Üyelerimize bir çağrıda bulunuyoruz. Tekrar lütfen derneğe dönsünler. Çizmeleri hep beraber giyeceğiz ve bu işi EDAK’ı yeniden küllerinden doğurarak Edirne'nin ekibini Edirnelilere teslim edeceğiz. Bunun kararlılığındayız. Daha genç yeni katılan arkadaşlarımız bu işi ileriye taşımak götürmek zorundalar”dedi.
Dernek başkanı Kenan Laz ise yaşanan depremden ders çıkarılması gerektiğini ve depremlerin sürekli olacağını belirterek “yaşanan bu deprem milat olması gerekiyor. Bunun başka şekli yok. Çünkü bu depremler hep olacak. Hatta beklediğimizden belki daha ciddi depremlerle karşılaşacağız. 10-11 ilin depremden etkilenen insan sayısı yaklaşık 13 milyon civarı. İstanbul'un tek nüfusu 20 milyon. Bir de oradaki binalar. Onu düşünün. Binaların durumunu düşünün. Yaşadığımız son depremde resmi rakamlara göre 40.000'in üzerinde vatandaşımızı kaybettik. İstanbul'u o anlamda düşünmek bile istemiyorum”ifadelerini kullandı.