banner137
banner12

Geçtiğimiz aylarda,18 Mart Çanakkale şehitlerini anmak üzere Çanakkale’ye giderken, yolda gelen bir telefonla, Star gazetesinde yer alan haber hakkında bir dostum adımın yer aldığı bir listenin yer aldığını ve bir yıl süre ile dinlendiğimi söylemişti.

Gazete haberini okuduktan sonra telefonumun illegal yolla paralel örgüt tarafından Edirne’de en uzun süre ile dinlendiğini öğrenmiştim. Kim neden benim telefonumu dinlerdi?Bu tezgah nasıl yapılmıştı?Bir gazeteci olarak beni neden dinlemişlerdi?Bunlarla ilgili soruşturma konusu olacak şekilde şikayetimi yaptıktan sonra beklemeye başladım.İşte tam bu noktada önceki gün Akşam gazetesinin bir haberi ile şahsımın paralel yapı tarafından fişlendiğini öğrendim.Yazan aynen şu “- G.T. (Gazeteci): Cemaate karşı, yabancı ülke istihbaratçılarıyla temasta. İstediklerimizi yapmayan biri, takip edilmeli, önü kesilmeli”

İşte bu artık bardağı taşıran son damla oldu! Üzerimdeki bu baskı nedir ve yıldırma politikası neyin nesidir; diye sorgulama yaparken çok değil son iki yıla bakmam benim için yeterli oldu!

Edirne Emniyet Müdürlüğü’ne İl Emniyet Müdürü Cemil Ceylan’ın getirilmesi ile cemaat ilk hamlesini Edirne için yapmıştı.Sırası ile alt kadrolarda değişiklikler,önemli şube müdürlüklerine getirilen isimler bunlar hep dikkat çekiçiydi.Bazı sıradan düz polislere kadar inilmiş, onların dahi yerleri değişmişti.Daha önceleri de defalarca yazmıştım! Bu oluşuma dikkat çekmiş,imalarda bulunarak yetkililerin harekete geçmesini istemiştim ama ne yazık ki it iti  her zaman olduğu gibi ısırmadı!

Özelikle eski emniyetçilerle olan samimiyetim,sonrasında araya bir duvar örülmesi bazı şeylerin habercisi gibiydi.Bazı şubelerde yeni yeni isimler ve yüzler ancak,iletişim sıfır.Neden mi?Ben cemaatçi değildim.Ve onlara göre onların dediği gibi ters biriydim.Bazı gazetecilerle özelikle birkaç isimle,öyle sıcak bağlar kurulmuştu ki,meslektaşlarımın bazıları benden laf almak için yüzüme gülmüş,ama acemi çaylak olduğu için kendini çabuk ele vermişti.Cemaatin paralel emniyetçileri ,bizim içki masamıza oturmadığı gibi arkadaşların tavuk sofralarına,piknik masalarına özellikle oturmuşlardı.Kaldı ki şu an bu arkadaşlar, yani daire müdürlerinin bazıları hala görevde ve o gün paralel yapının kıç yalayıcılığını yaparken bugün pabuç pahalı olduğu için neredeyse küfreder duruma gelmişlerdi.Her nedense bir tek ben yoktum onların masasında!…İyiki de olmamışım onların yalan dostluklarının sofralarında…

Haber akışı bile değişmişti.Emniyet üzerinden değil cemaatin gazetecileri tarafından ağzımıza bir parmak bal çalınmak için yapılıyordu.Sonuçta NTV’nin Edirne temsilcisi olarak beni hiçe saysalar bile kurumumu hiçe sayamayacaklardı…

Gel zaman git zaman Edirne Belediye eski Başkanı Hamdi Sedefçi ile ilgili yazdığım yazılar ardı ardına patlıyor,ancak kimse kılını dahi kıpırdatmıyordu.Ne basın savcısı,Ne Cumhuriyet Başsavcısı nede emniyetten bir kişi gelip benim yazdıklarımdan yola çıkarak bir araştırma başlatmıyordu.Aksine yasalar önünde haklı durumdayken haksız duruma düşen sadece ve sadece bendim.Maddi tazminat davalarına çarptırılmak hatta bu yüzden sabıka almak,hatta bir iki daha ittirseler içeri dahi atılacak noktaya gelmem an meselesiydi.Neyse ki,ucuz atlattık,düzen bozulmaya başladı.Yavaş yavaş bahsettiğim kişiler paralelci oldukları için inlerinden çıkarılmaya başlamıştı ve adaletin adaletli tartan ve benim için adaletsizce tartım yapan terazi artık eşit tartmaya başlayacaktı.

Düşünsenize; yazdığım yazılar ile ilgili çıtını çıkartmayan emniyet meğerse içinde savcıların olduğu bir kumpanya ile beni dinlemeye başlamış.Hemde tam bir yıl! Bu konuda başlattığım yargı sürecinde top taca atılıyor, “sizi biz dinlemedik” der gibi devletin resmi mercilerinden yazılar geliyordu!İyide arkadaş o zaman bizi kim neden dinledi?

İşte o noktada şeytan üçgeninin nasıl işlemeye başladığını sağda solda konuşmaya başlarken,paralel yapının genç elamanı ofisime gelerek aklınca beni yemlemeye çalıştı ancak aldığı yemle avcıyken avlanan konumuna düştüğünün farkına varmadan benim gözümün açılmasına neden olmuştu.Bana gelerek aldığı belgeleri bir yerlere yasal işlem yapacağı diye ulaştıran kişi,aslında karşı tarafı yani eski belediye başkanı Hamdi Sedefçi başta olmak üzere yardımcısı N.A.yı adeta ağabeyleri tarafından uyarılmasını sağlıyor,emniyet ve yargı ayağında gereken yapılacağı yerde her şey süt liman gibi hiçbir şey olmamışçasına konular kapatılıyor,önüme duvar örülüyordu.

Düşünsenize! Emniyet İstihbarat biriminden bir polis gelip “biz kaçakçılık Şube Müdürü S.E.hakkında soruşturma yapıyoruz.Onunla ilgili bilgilere ulaşmaya çalışıyoruz.Sende bir bilgi ve belge varsa bizimle paylaşırsan iyi olur”diyor ve adeta ağzımı arıyordu.Nede olsa Kırcaali’de olanlar kısa sürede duyulmuş ve o belge bende varmı yok mu bunun araştırması yapılıyordu!Durumu önce İl Emniyet Müdürü Cemil Ceylan ile paylaştım.Güveniyordum.Direk makamından (paralelci olan ve şu an görevinden alınarak boşa çıkartılan) istihbarat şube müdürünü aradı. “Haberimiz var sayın müdürüm” diye bilgi verince şaşkınlığım iyice artmıştı.Düşünsenize iki şube arasında sıkıntı var ve bunlar güya birbirini soruşturuyor.Bende yedim!....

O günden sonra çizgimi çizdim.S.E. müdür ile mümkün mertebe bir araya gelmemeye çalıştım.Konuştum yüzüme güldü ama ben içimden saydırdım.Hatta zaman içinde sırtımı dönerek onun artık ne olduğunu ve yarın ne olacağını anlamasına yardımcı oluyordum.Yaptıkların biliyor,Kıyık çocuk şube müdürlüğü altında kurulan düzeneklerle Edirne’nin dinlendiğini biliyordum.

Edirne’de göreve başladığında cemaatin Trakya sorumlusu olduğu tarafıma aktarılmıştı,hatta emniyetteki hareketleri benimde bazı can dostlarım tarafından bana aktarılmıştı.Nede olsa orada hala dostlarım vardı! Hakkımda dosyalar hazırlandığı,verilecek haberi servis etmeleri durumunda haberi onların istedikleri, yani şova dönüştürecek şekilde haber yapmayacağım biliniyordu.Yani önüm kesilmeliydi ve bunun içinde başlamışlardı.Edirneliyim.39 yaşında Atatürk ve Türk milliyetçisi olan bir gencim,gazeteciyim.

Akşam gazetesinin haberi sonrasında bütün her şey netleşmişti. Eğer haber doğruysa ki doğru; dinlemeleri yaptıran Belediye Başkan Yardımcısı N.A.’ydı.O dönemde kanka olduklarına bakalım! Gazeteci L.K. adı listede var. Cemaate yakın,kollanması gereken biri.Yani benim hukuksal zeminde davalarımın devam ettiği basın özgürlüğünü ağzında savunan ama,gazetecilerle ilgili önemli günlerde açıklamalar yaparak basın özgürlüğünü savunan ,fakat kendisi eleştirildiğin de tarafıma açtığı davalarla basın özgürlüğüne darbe vuran kişi.Bizi koltuğunu kapacağız diye dernekten atan adam.Bana; paralelci bazı yargı mensupları ile içine N.A’ıyı da alarak yargıyı etkilemek ve paralel bazı yargı mensupları ile kol kola vererek beni bitirmeye,önündeki engeli kaldırmaya çalışan adam.N.’nın kankası.Hamdi Sedefçi’nin dostu.Kaçakçılık Şube Müdürü S.E.nin iyi habercisi.Elbette fişlemede adı yazdığı gibi arkadaş koruyup kollanmalı…

Evet Belediye ile ilgili kocaaaa bir dönemde tek bir satır açılan dava yok! Yolsuzluklar almış başını gidiyor ama paralel yapı ve onun buradaki elemanları belediyeden iyi beslendiği için bırakın dava konusunu soruşturma dahi açmıyorlar.Yani mama sağlam olduğu için “arkadaşlar koruyup kollanmalıydı.”

Bir müteahhidin adı geçiyor. A.S.B.Şube müdürü S.E.nin memur maaşı ile aldığı daireye yada dairelere bir bakalım. Ortalama 250 bin TL değerinde.Ama daireler bedava fiyatına hemde çifter çifter veriliyor.Abla “ver” diyor veriliyor.Sokak ortasında adamlar dövülüyor,gazeteciler tehdit ediliyor ama ne emniyet ne adalet gereğini yapıyor.Ofisime mermi gönderiliyor, ne emniyet ne Yargıdan bir kişi çıkıp ne oluyor demiyor.Başsavcı U.Y. 3 yıl beni yanına almıyor.L.K. ile kanka.N.A. ile kanka.Kahkahalar yargı koridorlarını aşıyor.Yakalama emri olan kişi bacak bacak üzerinde makamda çay içiyor ama Yargı seyrediyor…Varsa yoksa Gökhan bitirilmeli.S.E. Adliye girişine özel bir polis atıyor.Gazeteci Gökhan gelip hani savcılarla ne konuşuyor bana bilgi vereceksin diyor.Hatta bununla yetinmeyip polisleri uyarıyor. “Gazeteci Gökhan Tuzladan ile görüşeni yakarım” diyor.Tüm bu konuları tarafıma yapılan haksızlıkları Başsavcıya anlatmak beni anlamasını sağlamak için randevu istiyorum ama yok.Nuh deniyor peygamber denmiyor.Sonra tepeden inme bir talimatla yanı yakıla beni kendileri arıyor,çaylar söyleniyor,özürler dileniyor ama artık çok geç! Başsavcı gidiyor….

Görevde kaldığınız süre içerisinde almadığınız önlemlerden dolayı bugün Edirne’de adeta bonzai maddesi patlaması yaşandı.Bizi dinleyeceğinize,izleyeceğinize asıl işinize yapsaydınız bugün bonzai denen illet Edirne’de en çok satışı yapılan ve tüketimi yapılan madde olmazdı.Dönemin Ak parti il başkanı da bu isimlerle çok kan kaydı.Uyarılara rağmen bunların üzerine toz kondurmadı.N,.A. ,ile adeta emir komuta zincirinde hareket ediyordu.Acaba nedendi?

Akşam gazetesinde yazdığı gibi tezgahın içinde N.A. vardır ve S.E. vardır.S.E. benim sürekli söylediğim gibi “imam” lakabı ile Trakya’nın sorumlusudur.Halada emniyet çatısı altında görev yapmaktadır.Eğer bu ülkede Adalet varsa,insan hakkına saygı varsa bu yapılanlar ve uzayacağı için yazmadığım bir çok konu bir an önce Yargı tarafından ele alınmalı ve gereği yapılmalıdır.Geçmişte yaşanan bu tezgahlar ile ilgili geçmişe dönük soruşturmalar başlatılmalıdır.Yapıştırılan yaftalarla bugün hayatı kararan çok sayıda kişiye hukuk tanımazca yapılan haksızlıklar,iş adamlarından koparılan paralar ve bunları yapanlar ortaya çıkarılmalıdır.Müteahhit R.Ç.den aldıklarınız,yurt dışına yaptığınız geziler için sağladığınız finanslar. Adama sormazlar mı “bu değirmenin suyu nereden geliyor?” diye…N.A.’nın ve yanında yarattığı dünü bilinen bugüne eleştirilen zengiler ile ilgili ne yaptınız?Bu zenginlik nasıl oldu diyeceğinizi sizde mi zengin olmak yada kolay yoldan parayı bulmak istediniz?Sizin işiniz bu değil miydi? Hiçbir işlem yapmadınız,yapamadınız!

Şahsıma yabancı ülke istihbaratçıları ile temas halinde diyen şerefsize gelince! Onun zaten defteri Yargı tarafından dürülür. O olmazsa İlahi Adalet tecelli eder ve Cenabı Allah katında hesabını verir. Böyle bir yakıştırma çok ağır geldi şahsıma. Hadi ben Balkanlar’a giderek herkesle görüşüyorum. Kim istihbaratçı ben bilemem.Ama bir gazeteci olarak balkan ülkelerine gittiğinizde sizi mutlaka takip eden istihbaratçılar olduğunu bilenler bilir.Peki siz ne yapıyordunuz?Siz kimlerle ne görüşüyordunuz?cemaati Balkanlarda güçlendirmek için kimlere ne paralar aktarıyordunuz?Nasıl yardımlar sağlıyordunuz? Siz ve sizin gibiler yüzünden Balkan ülkelerindeki Türkler bölünmeye başladı.Tıpkı buradaki gibi.Bizden olanlar ve sizden olanlar gibi.Arkama dönüp baktığımda istihbaratçı çok gördüm ama sizin gibi beni takip eden acemisini de sayenizde gördüm…Aracımı Yunan polisine durdurtup arattığınızı,işimi engellemeye çalıştığınızı,Bulgaristan’da aracımın bijonlarının gevşetildiğini  çok iyi biliyorum da.Neyse….

Ha bu arada il eski emniyet müdürü Cemil Ceylan ile yaptığım telefon görüşmemde bunlardan haberi olmadığını ve dinlemelerin bilgisi dışında olduğunu söyledi ve bunu yazanın ve paralel yapının Allah belasını versin dedi.Oda bu durumdan çok muzdaripti.Yaptıysa Allah korkusu olan biri olduğu için Allah’a havale ediyorum dedim ancak ekledim. “Müdürüm sizin haberiniz olmadan bu işler olmaz” dedim. Oda bu işler tepeden oluyor gibi bir laf etti.Ne diyeyim artık…

Evet; Yargıya sesleniyorum. Davalara paralel bakan değil, doğrudan bakan olalım.Hak ve hakkaniyet içerisinde yargılama yapalım.Çocuğumun rızkını benden haksızca alandan Allah çıkarır diyerek; şimdilik bu kadar diyelim ve ekleyelim. “İyi bir istihbaratçı not tutmaz.Gazete sayfalarında yazdığı gibi tek tek not olmaz.Bunlar düpedüz fişleme yapmışlar.Neden mi?Şantaj ve tehdit ile para koparıp ayakta kalsınlar diye.Artık ayaklarınız yok başınızda.Çünkü Türkiye’de ayaklar baş olamaz…. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.