Her ne kadar Dünya’nın ikinci, Avrupa’nın ise en büyük kara
sınır kapısı deseler de kapıkule için beyinler değişmedikçe; bence Kapıkule küçük
beyinlilerin gümrük kapısı olmaya devam edecektir.
Kim bilir belkide defalarca konu olmuştur haberlerimize,
yazılarımıza Kapıkule. Olmaya da devam edecektir.Değişmeyecek,
değiştirilemeyecek.Elle tutulur birkaç kişi Kapıkule’nin aydın,insancıl yüzü
olsada birkaç kendini bilmez çalışanı Kapıkule’nin adını karalamaya yetecek
artacaktır diye düşünüyorum.
Kalabalık ortamlardaki konuşmalarımda her zaman
söylemişimdir, gümrük sahası içinde polis olmaz diye!Bunda galiba her geçen gün
haklılığım ortaya çıkıyor.
3 Şubat Cuma! Saat 20:00 Kapıkule gümrük kapısı polis
peronları önündeyim.Tam hatırlamıyorum ama Türkiye’den çıkışta 10 adet polis
peronu var diye biliyorum.Standart işleyen perona doğru yanaşacağım ama
peronlar bomboş.Yani kısacası bir Allahın kulu yok.Aracımdan inip birilerinin
olup olmadığına bakacaktım ki; 3 adet polis memuru arkadaş birisi bayan ikisi erkek
arkalarını dönmüş yürüyorlar.
-“Bakarmısınız” dedim ve dönüp baktılar.
- “Görevli yok mu?”dediğimde ise aldığım cevap “bekleyin
arkadaşlar gelecek”oldu.
- “Anlamadım.Şu an gümrük çalışmıyor mu?”dediğimde ise
içlerinden biri şu an nöbet değişimi bekleyin.Aceleniz mi var?”dediğinde
kendilerine “bu uygulama yeni mi?”diyerek “yapmayın burası Kapıkule.Eğer ben
yanlış biliyorsam düzeltin.Ama yok işleyiş böyle ise ben sizden özür
dilerim.Beklerim sorun yok!” dediğimde içlerinden adam gibi adam olduğu
konuşmalarından belli olan bir memur “özür dilerim.Haklısınız.Ben işleminizi
yapacağım” demesine rağmen yanındaki toy memurlar “ki toy diyorum daha ağızlarındaki
süt kokusunu alabiliyordum” bana “hemşerim, yok ya”falan filan laflar ederek
saygısızlığı hat safhaya getirecek kelimeler kullandılar. Bende kendilerinden
tekrar özür dileyerek “kusura bakmayın benim sizle konuşacak bir şeyim yok ben
beklerim”diyerek perona doğru geri döndüm.Arkamdan kim olduğumu söylemememe
rağmen “ ne olur beni şarka göndertin” diyen o bayan memurun sesini hala
unutmuyorum.
İşte o sırada adam gibi adam dediğim ve kıdemli olduğu, yıllarını
memuriyetine verdiği, her şeyden önce yaptığı mesleğe, sonrada aldığı paraya, insana
saygısı olan adının Ufuk olduğunu öğrendiğim memurun işlem yapmak için bilgisayarı
açtığını ve pasaportumu istediğini gördüm.
İşte yakışanı buydu.Bana adeta insanlık dersi veren ve
işinin gereğini yapan bu memur bence oradaki polislerin yüz akı olması gereken
bir memur. Buradan sayın Cemil Ceylan’a aynen bunu iletiyorum!
Anlayamadığım konu; yıllardır yurt dışına çıkarım ilk defa
böyle bir nöbet değişimi hikayesini görüyorum.Hele yine memurların ukalalığı
akıllara durgunluk verecek cinsten.
Her şeyden önce yıllar önce Kapıkule’ye göreve gitmek için
ayakları kıçlarına vuran memurlar artık orada görev yapmamak için kendilerini
adeta disiplin cezası almaya kadar itiyor ve üstlerinden oradan alınması için
türlü türlü hareketler yapıyorlar. Baksanıza pişmişliğe “ne olur beni şarka göndertin”
demelerinde belli.
Hey gidi Kapıkule! Neydi ne oldu.Eskisi gibi avanta ve
lavanta pek dönmeyince, beş ayda bir av bir araba aldırtmayınca böyle oldu
demek ki. Ama balık baştan kokar. Konu ile ilgili Kapıkule Emniyet Müdürünü
aradığımda önce uykudan uyandırdım diye özür üstüne özür dileyip şikayetimi
iletince özürlerimin karşılığı olan “yok canım önemli değil. Olur mu hiç”sözleri
bir anda unutuldu, yarım ağızla da olsa “beni bunun için mi aradın” diyen bir
ses tonunu hisseder olmuştum.
Bu ve benzeri olaylara aslında çok nadir denk
gelmiyoruz.Defalarca geliyoruz.Pasaporta küfür eder gibi müdür vuran mı
istersin, artistlik yapan mı istersin.Hepsi var.Yani kısacası Kapıkule birileri
için kabus.Peki bunu bize yapan elin yabancısına ne yapmaz?
Neler yapmıyorlar ki ? Tır sürücüsü arkadaşlarım,
Bulgaristan’da yaşayan arkadaşlarım, yurt dışında ikamet eden ve zaman içinde
kartvizitimi verip “gördüğünüz bir olay yada aksaklık olunca ararsınız”dediğim
çok sayıda vatandaş bizleri arayıp bilgiler veriyor. Sadece bunları alıp yazsam
Kapıkule’de değişmeyen tek şeyin beyinler olduğunu anlarsınız. Yani it ürüyor
kervan yürüyor….
Mekan aldatıyor be abim!...
Her ne kadar Dünya’nın ikinci, Avrupa’nın ise en büyük kara sınır kapısı deseler de kapıkule için beyinler değişmedikçe; bence Kapıkule küçük beyinlilerin gümrük kapısı olmaya devam edecektir. Kim bilir belkide defalarca kon
05 Şubat 2012 Pazar 17:12