banner137
banner25

İnci “Ergene havzası kanser yaymaya devam ediyor!”

Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) ve Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı ile birlikte düzenlediği 17. Ulusal Halk Sağlığı Kongresi’nin son gününde kürsüye çıkan konuşmacılar Ergene gerçeğine bir kez daha dikkat çekerek “Ergene havzası dahilinde yetiştirilen ürünlerin yenmesinin insan sağlığı açısından ciddi zararları olduğunu bilimsel verilere dayalı olarak belgelediklerini aktardılar.

Uzun yıllar Ergene kirliği konusunda araştırmalar yapan ve her türlü sivil platformda ve akademik konuşmalarda bunu sıklıkla dile getiren Prof.Dr. Osman İnci katıldığı Halk Sağlığı kongresinde’de  Ergene suyuyla üretilen tüm ürünlerde belirli ve net olarak, ağır metallerin toksik düzeylerde olduğunun kanıtlandığını söyledi.

1990'lı yıllardaki verilerle günümüz verilerinin karşılaştırıldığında Böbrek Kanseri'nin arttığını söyleyen İnci; bunun rakamlarla gözlemlendiğini ve vaka sayısındaki artışlada açıkça görüldüğünü kaydetti.

Konferansta konuşan diğer bir isim olan Ergen Platformu Sözcüsü Avukat Bülent Kaçar ise Ergene'nin kirlilikten kurtulması için biyolojik arıtmanın yeterli olmadığını, tam ve ileri bir kimyasal arıtma olması gerektiğini söyledi.

Trakya Üniversitesi Balkan Kongre Merkezinde 17'incisi  düzenlenen ve teması “Sanayileşme, Çevre ve Halk Sağlığı” olarak belirlenen Ulusal Halk Sağlığı Kongresi kapsamında Trakya Üniversitesi (T.Ü.) eski rektörlerinden ve Üroloji ve Patoloji uzmanı Prof.Dr. Osman İnci, Uzunköprü Belediye Başkanı Enis İşbilen ve Ergene Platformu Dönem Sözcüsü Av. Bülent Kaçar Trakya'da sanayileşme sürecinde yaşanan gelişmeler ve Ergene nehrinin halk sağlığı ile ilişkisi konularında bir panele katıldı.

Uzunköprü Belediye Başkanı Av. Enis İşbilen'in yönettiği panelde ilk olarak konuşan Prof.Dr. Osman İnci, Trakya’da sanayileşme sürecinde yaşanan gelişmeler ve Ergene nehrinin halk sağlığı ile ilişkisi üzerine görüşlerini paylaştı. İnci, Ergene suyuyla üretilen tüm ürünlerde belirli ve net olarak, ağır metallerin toksik düzeylerde olduğunun kanıtlandığını söyledi. İnci; “Bu sadece Çeltik'e özgü değil, patateste, soğanda, biberden maydanozuna kadar, ayçiçeğinde ve buğdayda tespit edilmiş. Bu belgeler yayınlanmış. Yükseköğretim Tez Bürosu tarafından herkes ulaşabilir. Eğer bilimsel sonuç bakmak istiyorlarsa” dedi.

“BÖBREK KANSERİ ARTIYOR”

Böbrek tümörleri konusunda yaptıkları araştırmalarda çarpıcı sonuçlara ulaştıklarını belirten Prof. Dr. Osman İnci bölgedeki böbrek tümörlü hastaları iki gruba ayırarak değerlendirme yaptıklarını belirtti. İnci ayrıca ağır metallere dayalı toksikoloji testlerindeyse 3 tane organ esas alındığını ve Ergene ile yakın temasta olan Çerkezköy, Çorlu, Muratlı, Uzunköprü, Meriç, İpsala bölgesinde yaşayanlarla diğer grupta yani Kırklareli, Edirne, Tekirdağ veya sahilde bölgelerinde yaşayanların sonuçlarını incelediklerinde ikisinde de birbirine çok yakın sonuçlar elde edildiğini gördüklerini belirtti. Prof. İnci daha sonra şunları söyledi:

“O zaman şu çıktı ortaya, lokal olarak nehire yakınlık çok fazla anlam taşımıyor. Bölgede bir dağılım varsa bunun tek yolu gıdayla olduğudur. Bu belgesel ve bilimseldir. Tüm çalışmalarda şöyle bir sonuç var, bu insanların kanlarında kadmiyum normalin 4 katı fazla. Yani kanda gezmesi demek halen aktif olarak bu maddeleri alıyoruz demektir. Kadmiyum Dünya Sağlık Örgütü tarafından birinci derecede kanser yapıcı madde olarak kabul edilmiştir. Sonuç olarak bu nehir burada olduğu sürece, burada yapılan her türlü sulama, özellikle ağır metal açısından risklidir. Bu ağır metallerle gelen yiyeceklerin hepsi sofralarımızda. Benim gözlemim olarak şöyle söyleyebilirim; 1990'lı yıllarda böbrek kanserli hastalarımızın sayısı 1 yılda 15-20 iken, bugün bu rakam 60'larda. Bu sayısal artışlar dikkatimizi çekiyor. Bize kanser başvurusu sayısı artmıştır ”

İnci bölge halkı üzerinde yapılan araştırmalarda prostat,böbrek ve meshane kanseri olan hastaların tırnaklarında yaptıkları incelemelerde yüksek oranda toksik madde olduğunu ifade ederek hastaları iki bölgeye ayırdıklarını ve hastalarda nehre yakın veya uzak olmaksızın bölgenin genelinde bunun görüldüğünü ve bununda nedeninin tamamen gıdaya dayalı olduğunu araştırmalar sonuncunda ulaştıklarını belirtti.

 “TAM VE İLERİ ARITMA”

Konferansta konuşan Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Komisyonu üyesi ve aynı zamanda Ergene Platformu Dönem Sözcüsü olan avukat Bülent Kaçar ise Ergene’deki kirliliğin bir vicdansızlık olduğunu belirterek; “Mesleki ve insani olarak değişik kurum ve kişilerle birlikte. Ergene Havzası'nın kirletilmesindeki bu vicdansızlığa dur denilmesi için hukuksal ve toplumsal olarak bir mücadele içerisindeyiz. Bizim amacımız, bu konuda yeni taahhütler, yeni oyalama plânları duymak yerine, mutlaka ve mutlaka Danıştay kararlarında ve Çevre Yasası’ndaki düzenlenen geçici süreli faaliyet durdurma, ruhsat iptali gibi etkin idari tedbirlerinin uygulanmasıdır. Aksi takdirde, sağlığımızı, doğamızı, yaşamımızı, ciddi şekilde tehdit eden, bölge halkını ciddi endişeye sokan Ergene Nehri kirliliğinden kurtulmamız mümkün değildir. Bugün uygulanan sadece biyolojik arıtma süreçleridir. Bu bölgemizi kirlilikten kurtarmaya yetmez. Bunun için tam ve ileri bir arıtma gerekmektedir. Kimyasal arıtma konuşulmadan, projelendirilmeden, bu kirlilikten, vicdansızlıktan kurtulmamız mümkün değildir” dedi.

“HUKUK GEREĞİNİ YAPMALI”

Uzunköprü Belediye Başkanı Enis İşbilen ise Ergene’deki suyun 4’üncü sınıf kirli su olduğunu kaydederek deşarj edilen atık sulardaki kimyasal oksijen ihtiyacı (KOİ) değerlerinin uygulanmasının iki yıl daha ertelendiğini ve iki yıl boyunca Ergene’nin kirletilmeye devam edeceğini söyledi. İşbilen “Açıkçası iki yıl daha Ergen Nehri ve coğrafyası kirletilecek, halkta bu zehri paylaşacak ve hasta olmaya devam edecek. Bu işi böyle günü kurtaracak siyaseti kurtaracak çözümlerle bitirme imkânımız yok, hukukta gereğini yapmalı” diye konuştu.

Bir gazetecinin Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun 2014 yılında yüzülebilen bir Ergene olacağı vaadi sorusu üzerine “o zaman hayal olduğunu söylemiştik bu gün bunun hayal olduğunu görmüş olduk.Bu su dördüncü sınıf su olarak karşımıza çıkıyorsa söyleyecek fazla söz gerek yok”dedi.

PROTOKOL SIRALARI BOŞ

Kongrenin Ergene kirliliği ve bunun bölgede yaşayanlara yönelik olumsuz etkilerinin tartışıldığı konferansında protokol sıraları boş kaldı. Protokole sadece Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Faruk Yorulmaz oturup konferansı izledi.


banner148
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
banner30