banner78
banner25

Ergene havzası da kanser riski taşıyor!

Kamu Hastaneler Birliği’ne bağlı Edirne Devlet Hastanesi’nde bugün düzenlenen bilgilendirme toplantısında konuşan Gastroenteroloji uzmanı Dr. Dilek Tucer yaptığı açıklamalarla Ergene nehrinin ve çevresinin direk kanser etkisi yarattığını ve bundan kurtulmak için kimsenin bir çalışma yapmadığını kaydetti.

Doğada yetişen ve insanların şifa niyetine başvurduğu otlarla ilgili konulara açıklık getiren Gastroenteroloji uzmanı Dr. Dilek Tucer; Trakya’da kanser vakalarında önemli artış olduğunu ve çeşitlilik gösterdiğini,bunların tedavisinde uygulanan ilaçların yanında vatandaşların aktarlar aracılığı ile ulaştığı otlar olduğu ve bunların aynı zamanda kullanılması ile kemoterapi ve radyoterapinin faydasız kaldığını ifade etti.

Dr.Tucer “geleneksel uygulama ile tedavi açısından otları çok kullandığımızı,özellikle Türkiye’de çok bilinçsiz kullanım nedeni ile otları çok kullandığımızı görmeye başladık”diyerek otların nerden ve nasıl toplandığının ve nasıl tüketildiğinin çok önemli olduğunu belirtti.

Trakya bölgesinin bu konuda önemli bir özelliği olduğunu söyleyen Dr.Tucer “Trakya Bölgesinde Ergene gibi bir sorun var!Sadece otlar açısından değil Ergene sorunu,diğer yediğimiz ürünlerle de ilgili olarak büyük bir kanserojen etkisi var.Gördüğüm ve bildiğim kadarıyla da herhangi bir önlem alınmadı ve Trakya bölgesi için bu çok önemli bir sorun.Özellikle pirinç üretiminde önde gelen bölgelerden birisiyiz.Otları geçtim ama pirinçte de neredeyse bizde tüm Türkiye’ye dağıtımı yapılıyor.Bir toprağın bir kimyasal maddeden arınması için neredeyse 5 ila 9 yıl kadar nadasa bırakılması gerekiyor.Biz bu Ergene’nin etkilerini nasıl önleyeceğiz bilmiyorum”şeklinde konuştu ve yapılan hiç bir çalışma olmadığına dikkat çekti.

Kanser vakalarında artış olduğunu ve bunda en büyük etkenin Ergene nehrindeki kirlik olduğunu vurgulayan Tucer “Ergene’yi özellikle söylüyorum; çünkü biz organik tarıma yönelmeye başladık. Gastroenterolojik açıdan da Trakya bölgesinde kolan ve mide kanseri son yıllarda çok artmış durumda.Bu tabi sadece Ergene’nin meselesi değil.Çernobil’den etkilenen bölgelerin başında Karadeniz’den sonra Trakya bölgesi geliyor.Bu nedenden dolayı son yıllardaki bu artışın nedeni hakkında bilimsel bir çalışma yok.Türkiye’de bildiğim kadarı ile iki büyük çalışma var.Bu bir hekim tarafından yapılmış bir çalışma değil.Özellikle Halk Sağlığı uzmanlarınca yapılmış çalışmada özelikle Trakya’da Çernobil’in yarattığı etkiden çokça bahsedilmekte. Ortalama günde 20 endoskopiden haftada yüz endoskopi yapsanız, beş tane kanser tanısı koymak, özelikle de genç yaşlara indirgenerek bu çok yüksek bir rakam.Artık bunu çok net görüyoruz, Trakya’da her türlü kanser çeşidi çok yoğun artık”diyerek insanların alternatif olarak bitkisel ilaçlara yönelmeye başladığını ve Gastroenteroloji’de en çok görünen şeyinde bu olduğunu kaydetti.

İnsanların kabızlık şikayeti ile sık sık muayneye geldiğini ve araştırmalar neticesinde,bu tip hastaların bitkisel çaylar kullandıklarını gördüklerini belirten Dr.Tucer “Özellikle bizim pratiğimizde insanlarda yoğun olarak  kabızlık bulunduğu için bitkisel çay kullanımı o kadar yoğun ki; insanların bu otları kullandıktan sonra bağırsakları tersine o kadar çok bozuluyor ki;o kadar işlevselliğini yitiriyor ki,buda kansere zemin hazırlıyor.Neyi ne kadar yememiz konusunda Türkiye’de yeterli bir kaynak yok.Oradaki insanlar ancak anneannelerinden,dedelerinden getirdikleri bazı ananevi kurallar çerçevesinde bu ot ne zaman pişer,nasıl pişer, ne zaman yenmeli,ne zaman toplanmalı şeklinde bir bilgi var.Türkiye’ye baktığımızda bilimsel açıdan toplanmış bir veri yok”diyerek bu tip bitkisel ilaçların alınmasında mutlak surette bir hekime danışılması gerektiği vurguladı ve denetimlerin yetersizliğinden yakınarak yazılı ve görsel medyada yapılan reklamların eleştirdi.Yetkililerin bu konuda gereğini yapmadığını kaydeden Tucer “Nasıl oluyor da,Sağlık Bakanımız var,hükümeti, bir sürü devletimizde bu işlerin denetimini yapan bir sürü insan var.Bu insanlar nasıl oluyor da,ilaçları hala görsel basında,internet yoluyla, reklamını yapabiliyor ve satışını yapabiliyorlar ben şaşırıyorum”şeklinde konuştu.

Edirne tava ciğerinin yağının insan sağlığı üzerindeki etkilerini soran bir gazetecinin sorusuna ise “ yağ reflü artışına neden olur.Kızgın yağ ile ilgisi yok.İnsanların üst üste aynı yağı devamlı olarak kullanması ile ilişkili şeylerdir.Sabah yediğiniz poğaçadan sonrada reflüsü olan insanlar var onlarda da kalitesiz yağ kullanıldığı için oluyor.Bu toplum sağlığının denetimlerinde dikkat etmesi gereken şeyler.Bir yağ en fazla iki üç kullanımlıktır.Sabahtan akşama kadar aynı yağı kullanamazsınız.Genellikle görüyorsunuz,döküyorlar yeniden yapıyorlar ama, bunu kaç pişirimde bir yaptıklarını bilmiyorum”dedi.

 

banner148
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
banner30