Bu başlık da nereden çıktı diyebilirsiniz. Son yazımı okuyanlar bunu bilebilir, okumayanlara
da tavsiye ederim. Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, partilerinde yaşanan
delege seçimleri esnasında eski milletvekili Rasim Çakır'ın mahallesinde delege
olamamasına ve merkez ilçedeki seçimlerde önde gitmelerinden dolayı CHP İl
Başkanı Şükrü Ciravoğlu'na gönderme yaparak, "Abbas yolcu" demişti.
Demişti demesine ama merkez de son mahallelerde yapılan seçimlerde, makam
gücünü her türlü şekilde kullanmasına rağmen, oğlu dahil en yakın adamlarını
bile delege seçtirememiş ve rakip "demokrasi ittifakı" nın kırmızı
listesi karşısında kızararak yenik düşmüştü. Yaptığı tüm hesaplar da böylece
alt üst olmuştu. Bu konuya değindiğim yazımın başlığı "Hangi Abbas Yolcu"
idi. Yazımın yorum bölümüne bir okurum, Hamdi Sedefçi'yi kastederek
"tabiki çiçek Abbas yolcu" dediği için, "Çiçek Abbas"
başlığını kullanmaya karar verdim.
Hafta içinde,
kurucusu olduğum ve sonradan ortaklığından ayrıldığım Edirne Televizyonu,
çalışmalarından dolayı 2011 yılının en başarılı erkek bürokratını, kadın bürokratını,
sivil toplum örgütünü, esnafını ve belediye başkanını seçti ve ödüllerini
törenle verdi. Değerlendirmeleri kimler yaptı, bu işin bir jürisi varmıydı,
yoksa adamına göre mi bir değerlendirme yapıldı, bunları bilmiyorum. Kent
merkezinde epeyce erkek ve bayan bürokrat, esnaf ve sivil toplum örgütü var,
çalışmaları incelenmiş ve buna göre ödüle layık görülmüş olabilirler. Ancak tek
Belediye Başkanı hangi çalışmalarına göre ödül aldı, hala anlamış değilim. Oysa
2011, yorum yapan okurumun "Çiçek Abbas" lakabını uygun gördüğü,
Hamdi Sedefçi'nin en başarısız yılıydı.
İsterseniz bunları tek tek sıralayalım, ödülü hakkıyla mı almış yoksa laf olsun
diye mi ödüllendirilmiş, kararı sizler verin.
1.Her şiddetli
yağmur yağdığında cadde ve sokakların adeta küçük nehirlere benzemesi, belli
bölgelerdeki konutlarda kanalizasyonların geri basması sonucu bodrum katlarının
b.k içinde kalması. Kentin kanalizasyon sisteminin hiçbir arıtmaya tabi
tutulmadan nehirlere boşaltılarak, çevre ve doğaya acımasızca zarar verilmesi.
2.Kent
çöplerinin gelişigüzel ve vahşi depolama alanı diye adlandırılan yere dökülmesi
sonucu sıkışan gazlardan dolayı sürekli yanması. Dumanın yöre halkının sağlığına
zarar vermesi kalıcı hastalıklara neden olması. Uçan naylon torbaların tarım
alanlarını işgal etmesi, sıvı atıkların ise zehir olarak nehre akması ve doğayı
katletmesi. Çöp toplama işinin aksaması, sağlıklı bir şekilde yapılamaması ve
bazı bölgelerde çöplerin birikmesi.
3.Alternatif
yolların açılmamasından ve iyi bir düzenleme yapılmamasından dolayı özellikle
mesai başlama ve bitiş saatlerindeki şehir trafiği tam anlamıyla perişan
durumda. Kargaşanın had safhaya ulaştığı bugünlerde hem yolcu hem sürücüler zor
anlar yaşamakta. Bu işi en iyi ben bilirim, ben çözerim söylemlerinin sadece
lafta kaldığı görülmekte.
4.Şehir
merkezinde yerli ve yabancı kişiler araçlarını park edecek yer bulamıyor. Doğru
dürüst bir otoparkın yapılamaması tam anlamıyla utanç verici. Boşluktan
yararlanan birileri yetkililerden de yüz bularak bazı cadde ve sokakları korsan
ve kaçak otopark gibi kullanmakta ve vatandaştan yasal olmayan paraları almaya
devam etmekte.
5.İç ve dış
turizm açısından, tarihi ve kültürel dokunun en iyi şekilde korunması
gerekirken, çok katlı binalara izin verilerek kentin siluetinin bozulması. 2
katlı ve bahçeli yapılaşmanın hemen hemen bittiği bir bölgede, çok katlı imar
planı yapılması. Bölge sakinlerinin konuyu mahkemeye taşımasına ve davayı
kazanmasına rağmen belediyenin hala mahkeme kararına uymaması. Adamına göre
çatı katı uygulamasına seyirci kalınması ve yaptırım uygulanmaması.
6.Olağandışı
konut ihtiyacı olmadığı halde, kıymetli tarım arazilerinin imara açılması. Bu
konuda uzman olan kurumların hiç dinlenmemesi ve görüşlerine itibar edilmemesi.
Tarihi Alipaşa çarşısının duvarına bitişik hatta üstüne çıkartılan binanın
yapımına engel olunmaması. Yahudi mezarlığının talan ederek üzerine çok katlı
bina dikilmesine izin verilmesi. Yine adamına göre inşaatı devam eden ve yapı
kullanma belgesi olmayan yere ruhsatsız işyeri açılmasına engel olunmaması.
7.Kentin kenar
mahallelerinin sadece seçimden seçime hatırlanması ve sorunlarıyla başbaşa
bırakılması. Bozuk yolları ile çöpleri etrafa dağılmış şekilde kaderlerine
terkedilmesi. Deprem felaketi yaşamamamıza rağmen hala çadırda yaşayan
vatandaşlarımızın olması, bunları dışarıdan gelenlerin görmesi, nasıl bir şehirde yaşadığımıza şaşırması ve
hayret etmesi.
8.Belediye
hurdalığında bulunan 20 kamyon hurdanın bir günde yok edilmesine göz yumulması.
Konunun adli kurumlara sevk edileceğine kapatılmaya çalışılması. Ancak halktan
birinin savcılığa suç duyurusunda bulunması neticesinde il idare kurulunca
inceleme başlatılması. Yıkılan mezbahadaki demirbaşların ve hurdaların
akıbetinin ne olduğunun hala kamuoyuna açıklanmaması.
9.Selimiye
camii unesco tarafından dünya kültür mirası listesine alınmasına rağmen,
etrafının hala bakımsız pis olması. Seyyar satıcıların Selimiye de cirit
atması, ziyarete gelenlere zorla bir şeyler satmaya çalışması ve bunlara engel
olunmaması. Belediye bünyesinde bulunan büroda çalışan ve listeye alınmamızda
büyük emek harcayan elemanların bazılarının görevine son verilmesi, ilgili büronun
dağıtılma aşamasına getirilmesi.
10.Su
taşkınları sayesinde her yıl tedirgin olan ve diken üstünde yaşayan yerleşim
birimlerindeki halkın sorunlarına kalıcı çözüm üretilememesi. Bunun için ilgili
kurum ve uzmanlarla elele vererek çalışma yapılmaması ve taşkının sanki yöre
insanının kaderiymiş gibi görülmesi.
11.Kent içi
yolcu taşımacılığının ısrarla bir firma lehine düzenlenmesi ve tekel
yaratılması. Alternatifli ve rekabet ortamlı taşıma modellerine fırsat
verilmemesi. Halkın çıkarlarına uymayan, halkı mağdur eden ve geleceğini ipotek
altına alan meclis kararının iptali için Kent Konseyi yargıya taşıması ve idare
mahkemesi tarafından yürütmesinin durdurulmasına rağmen bu konudaki kaosun
devamına hala izin verilmesi.
12.Sözüm ona
Kırkpınar'ı tanıtmak yada belediyecilik hizmetleri hakkında bilgiler edinmek
amacıyla yurt dışı gezileri düzenlenmesi. Bazı yandaş ve yağdanlıklarla zevk ve
sefa seyahatlerine dönüşen bu olayların Edirne Halkının ödediği paralarla
yapıldığının farkına varılmaması ve hala bunda ısrar edilmesi.
13.Daha önce
izin verilen ve kendilerinden 5 milyon lira alınan taşımacıların hizmet dışı
bırakılması ve mağdur edilmesi. Kişilerin ödedikleri parayı haklı olarak geriye
istemelerine rağmen verilmemesi ve konunun mahkemeye taşınması sonucunda
belediyenin % 40 inkar tazminatıyla birlikte ana paraları ödemeye mahkum
edilmesi. Bundan dolayı belediyenin tüm banka hesaplarına, araçlarına ve
tapularına icra marifetiyle tedbir konması.
14.İnsanların
temel ihtiyacı olan suya % 110 zam
yapılması. Belediye tarafından çok ucuza maledilen, doğanın suyuna yapılan
zammı protesto edenleri küçümsemesi ve halkın sesine karşın kulaklarını
kapamaya çalışması.
15.Belediye
meclis toplantısında söz isteyen halkın temsilcisi bir meclis üyesini,
"söz vermiyorum, otur yerine, kes sesini, kapa çeneni" gibi sözlerle
susturması. Buna tepki gösteren izleyicilerden yani halktan bir bayanı salondan
attırmakla tehdit etmesi.
16.Partisindeki
delege seçimlerinin galibi olmak amacıyla makamımın verdiği her gücü
kullanması. Bir iddia ve söylentiye göre, parti üyesi belediye çalışanlarını ve
yakınlarını makama çağırarak veya telefonla arayarak, kendi listesine oy
vermezler ise işten atma ile tehdit etmesi.
17.Başka bir
iddiaya göre de son mecliste mahalle muhtarlarını aylık 200 tl maaşa bağlaması,
bunun delege seçimleri için yapılan yardım olduğunun söylenmesi ve bazı
muhtarların bu konuda aktif olarak çalışması ve üyeleri seçim sandığına kadar
götürmesi hatta salonda Sedefçi lehine propaganda yapması.
18.Üyesi olduğu
partinin il başkanı hakkında, özellikle basın önünde ağır sözler sarfetmesi,
küçük duruma düşürmesi.
19.Belediye de
hizmet alımı adı altıda taşeron müteahhidler tarafından çalıştırılan 700
civarındaki işçinin ihale şartnamesine rağmen ücretlerinin zamanında
ödenmemesi, zaman zaman bu sürenin 3 aya kadar çıkması ve insanların zor
durumda bırakılması.
20.Kendisinin
sözünü dinlemeyen ve muhalefet eden meclis üyesinin binasını ve çatısını kaçak
diye mühürletmesi ve yüklü bir para cezası verdirtmesi. Yandaş ve sözünü
dinleyen meclis üyesinin benzer binası hakkında ise hiçbir işlem yaptırmaması.
Evet sevgili
okurlarım, bol bol çiçek ektiren, havuz yaptırıp, heykel diktiren "Çiçek
Abbas", sizce bu ödüle layık mı?
ÇİÇEK ABBAS'A ÖDÜL
Bu başlık da nereden çıktı diyebilirsiniz. Son yazımı okuyanlar bunu bilebilir, okumayanlara da tavsiye ederim. Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, partilerinde yaşanan delege seçimleri esnasında eski milletvekili Rasim Çakır'ın mahal
23 Şubat 2012 Perşembe 17:22